Bir adamın iki evladı varmış ikisini hak yolunda yetiştirmiş. Evlatları birbiriyle yarışır yakışırlarmış çekişirken yarışırlarmış kimseyi dinlemezlermiş. Adam evlatlarına ne dediğiyse dinletemezmiş. Ahaliye hakkı yolunu anlatmak içinde kim fazla etrafına insan toplayacak nasihat verecek diye bile itaya girerlermiş. Adam evlatlarını böyle gördükçe üzülürmüş ama elinden geleni yapmış. Ama nafile evlatları bildiklerinden vazgeçmiyorlarmış. Adam hanımı hastalanmış yatağa düşmüş adam anaların bu hasta halini görünce akılları verine gelir diye ümit etmiş ama avlatlar bildikleri yapmaya devam ediyorlarmış hatta daha fazla azmaya başlamışlar. bir akşam evlatlarına oğullarım ananız çok hasta üşütmesin odun kesip getirin demiş evlatlar tabi baba kesip gelelim demişler ama odun kesmeye giderken en fazla ben getireceğim diye yarışıyorlarmış. Adam evlatlarının halini gördükçe perişan oluyormuş bir gün yan köye bir ihtiyar gelmiş herkese ibretlik hikâyeler İslam’la ilgili konular anlatıyorlarmış. Adam yarın sabah erken kalkar hem sabah namazını o köyde kılar hem de o adamla tanışır belki şu çocukların haline çözüm bulur diye niyetlenir sabah ezanı okunmadan erken kalkar varır köye üzeri yırtık sökük kirli paslı bir adam görür adamı görünce içinden bir an bak şunun haline berduş mu ne diye geçirir birden irkilir ne ne düşünüyorum der ve ihtiyarın yanına gelerek ve selam ün aleyküm dayı bu köyde biri varmış âlimi neymiş güzel bilgiler anlatırmış nerede bulurum onu demiş. İhtiyar ve aleyküm selam hoş geldiniz halinizden gördüğüm kadar yorgunsunuz buyurun önce bir abdest alalım sonra caminin bahçesine geçer soluklanır konuşuruz der. Adam ihtiyara bir şey demeden abdest almaya gittiler ama gözünü de ihtiyardan alamıyor abdesti aldıktan sonra caminin bahçesine geçerler. İhtiyar adama bakarak anlat bakalım âdemoğlu der adam nereden başlayacağını bilemiyordu ve başlar dayı bey rabbim bana iki evlat verdi onları en iyi âlimlerin yanına gönderdim hakkı örgensinler diye elimden gelenin en iyisi yaptım. Köye geri geldiler ahaliye dini ders nasihat ediyorlar çok gururlandım der ihtiyar ne güzel size rabbimin emrini resul Ekrem (s.a.v ) sünnetini yerine getirmişsin der adam dayı daha bitmedi anlatayım da sen halime bak der ihtiyar anlat devam et der. Adam evlatların ne güzel şeyler öğretiyorlar ama her konuda bir biriyle yarışıyorlar bende o alimi görüp halimi anlatıp bir çare olur diye geldim dayı deri ihtiyar adama bakarak gel önce sabah namazını ihya ederim sonra devam ederiz der. Adam ihtiyarı kırmayım der sabah namazını kılarlar cami çıkışında adam ihtiyara dönerek dayı nereden bulurum ben bu alimi der ihtiyar adama dönerek sen git köyüne evlatlarını gönder buraya der adam şaşırır ve bir şey demeden gider ertesi günü evlatlarını alır köyün yoluna koyulur evlatları ne sorduysa cevap vermez ama evlatları tahmin etmeye ve yarışmaya başlarlar. Köye varınca adam ihtiyarı arar caminin oralarda bulamaz bakınır sağına soluna kimseler yok evlatlarına hadin geri dönüyoruz der evlatları baba niye geldik bu köye der adam bir şey demez adam tam giderken ihtiyar gelir hayırdır âdemoğlu nereye gidiyorsun der adam geri dönüp baktığında ihtiyar ı görünce hiçbir yere gitmiyorum der ihtiyar adamın evlatlarına dönerek senin cevahirler bunlar mı der adam he bunlar der. İhtiyarlara dönüp anlatın bakalım neler yapıyorsunuz der adamın evlatları altıkları eğitimleri anlatırlar ihtiyar babanızın bir sıkıntısı var der evlatları babanım ne gibi sıkıntısı varmış derler ihtiyar babanız sizin yarışınızdan çekişmenizden yakıyor der adam evlatları bir şey demezler ihtiyar sizden bir şey istesem yaparcısınız der. Adam evlatları tabi yaparız der ihtiyar gidin su akarsudan elinizle su getirin der adamın evlatları tamam diyerek giderken giderken yarışırlar ikisi de avucu su doldurup ihtiyarı yanına gelirler. Ama avuçlarında su kalmamış ihtiyara bakıp elimizde su kalmadı der ihtiyar bu sefer elindeki yaprağı vererek bunla su getirin der adam evlatları yaprakları alır su getirirler ama yaprağın içinde bir iki damla su vardır ihtiyara bakarak yaprağı gösterirler ihtiyar adamın evlatlarına birer kaşık verir bunla da getirin der adamın evlatları kaşığa suyu doldurup getirirler ama içinde su çok azdır kaşığı ihtiyara verirler ihtiyarla bu sefer adamın evlatlarına birer tas verir adamın evlatları tası alarak su getirler ve adamın evlaları en çok ben doldurdum diye yarışırlar. İhtiyar adamın evlatlarını karşısına alır size avucunuzla su getirin dedim ama boş geldiniz işte bir şey öğrenmeyi isteyip onunla uğraşmazsan elin boş olur birde yaprak verdim onun içinde de bir iki damla vardı o da almak isteğin eğitimin ne olduğuna bakmaksınız onla uğraşırsan sana yok deneyecek kadar bir şey kalır ha birde kaşık verdim kaşığa da az bir miktarda su vardı o da elinde bulunan eğitime sarılmazsan o da bitince ortada kalırsın ve son olarak bir tas verdim onun da azgına kadar doldurdunuz işte aldığın eğitimi hak olan gerektiği yerde kullanırsan o tas hiç boşalmaz der adam da evlatları anlamışlardı ihtiyar adamın evlatlarına bakarak insan üzerinde yükü kadar yaşar eğer o yükü harcamazsını bilemezse ortalıkta boşa dolanır der ihtiyar adama dönerek kişi kendisine güvenerek bir insanın dış görünümüne bakarak karar verirse suyunda yaprağın üzerindeki taş gibi her an batar der adam ihtiyarı ilk gördüğünde ihtiyarın hakkında düşündükleri gelir ^^rabbim aldığımız bilgilerle yaşamayı himmetiyle sınamayı nail eylesin insan karşısındaki hatalarını anlatmak yerine önce kendine çeki düzen vermeli hatasını düzeltmeli ^^
mahmut çiçekdağı antalya *