Şeytanin müri̇tleri̇
ŞEYTANIN MÜRİTLERİ
Her gün başka uydurur, hiç bitmez zırvaları
İpe sapa da gelmez, şeytanın müritleri
Uygun ortamı arar, bırakır larvaları
Asla tükenmek bilmez, şeytanın müritleri
Dürüst olmak yeterli, hiç gerek yok zahmete
Allah'a inanmayan ateisti cennete
Gönderip de diyor ki; kavuşacak rahmete
Ne yapsan da düzelmez, şeytanın müritleri
Benim bildiğim Allah diye başlayıp söze
Yalana ortak edip fesat sokuyor öze
Başka dinin tanrısı farklı gelirmiş göze
Bir Allah'a yönelmez, şeytanın müritleri
Yüce Kur'an'ımızı Allah kelâmı görmez
Her kapıdan kovulan isli bacadan girmez
Yüce Resûl'ümüzü (sav) hak bilip değer vermez
Artar da hiç eksilmez, şeytanın müritleri
Ben neymişim diyerek, kendisiyle övünür
Gerçekleri görünce pişman olup dövünür
Onları duyduğunda şeytan bile sevinir
Yaptığına üzülmez, şeytanın müritleri
Türkmenoğlu Allah der; korusun şerlerinden
Şeytana tâbi olan gönüllü erlerinden
Ebû Cehil'in farkı olmaz benzerlerinden
Alçalır da yücelmez, şeytanın müritleri
Türkmenoğlu (Şükrü Atay)
~ NAAT ~ ARİF NİHAT ASYA
Okuyan: Hayri KÜÇÜKDENİZ 👏👏👏
Seccaden kumlardı...
Devirlerden, diyarlardan
Gelip göklerde buluşan
Ezanların vardı!
💖💖💖
Mescit mü'min, minber mü'min..
Taşardı kubbelerden Tekbir,
Dolardı kubbelere "amin"!
💖💖💖
Ve mübarek geceler, dualarımız,
Geri gelmeyen dualardı.
Geceler, ki pırıl pırıl,
Kandillerin yanardı!
💖💖💖
Kapına gelenler yâ Muhammed,
- Uzaktan, yakından -
Mü'min döndüler kapından!
💖💖💖
Besmele, ekmeğimizin bereketiydi;
İki dünyada aziz ümmet,
Muhammed ümmetiydi.
💖💖💖
Konsun yine pervazlara
Güvercinler;
"Hû hû"lara karışsın
Âminler..
Mübarek akşamdır;
Gelin ey Fâtiha’lar, Yâsin’ler!
💖💖💖
Şimdi seni ananlar,
Anıyor ağlar gibi..
Ey yetimler yetimi,
Ey garipler garibi;
Düşkünlerin kanadıydın,
Yoksulların sahibi..
Nerde kaldın ey Resûl,
Nerde kaldın ey Nebi?
💖💖💖
Günler, ne günlerdi, yâ Muhammed;
Çağlar ne çağlardı:
Daha dünyaya gelmeden
Mü'minlerin vardı..
Ve birgün ki gaflet
Çöller kadardı,
Halime’nin kucağında
Abdullah’ın yetimi,
Âmine’nin emaneti ağlardı!
💖💖💖
Hatice’nin goncası,
Âişe’nin gülüydün.
Ümmetinin gözbebeği,
Göklerin Resûlüydün..
Elçi geldin, elçiler gönderdin.
Ruhunu Allah’a,
Elini ümmetine verdin.
Beşiğin, yurdun, yuvan
Mekke’de bunalırsan
Medine’ye göçerdin.
💖💖💖
Biz bu dünyadan nereye
Göçelim, ya Muhammed?
Yeryüzünde, riya, inkâr, hiyanet
Altın devrini yaşıyor..
Diller, sayfalar, satırlar
(Ebu Leheb öldü) diyorlar:
Ebu Leheb ölmedi, yâ Muhammed;
Ebu Cehil, kıtalar dolaşıyor!
💖💖💖
Neler duydu şu dünyada
Mevlid’ine hayran kulaklarımız;
Ne adlar ezberledi, ey Nebi,
Adına alışkın dudaklarımız!
Artık, yolunu bilmiyor;
Artık, yolunu unuttu
Ayaklarımız!
Kâ'be’ne siyahlar
Yakışmamıştır, ya Muhammed,
Bugünkü kadar!
💖💖💖
Haset gururla savaşta;
Gurur, Kafdağı'nda derebeyi..
Onu da yaralarlar kanadından,
Gelse bir şefkat meleği.
İyiliğin türbesine
Türbedar oldu iyi!
💖💖💖
Vicdanlar sakat
Çıkmadan yarına.
İyilikler getir, güzellikler getir
Adem oğullarına!
💖💖💖
Şu gördüğün duvarlar ki
Kimi Taif’tir, kimi Hayber’dir.
Fethedemedik ya Muhammed,
Senelerdir.
💖💖💖
Ne doğruluk, ne doğru;
Ne iyilik, ne iyi..
Bahçende en güzel dal,
Unuttu yemiş vermeyi...
Günahın kursağında
Haramların peteği!
💖💖💖
Bayram yaptı yabanlar;
Semâve’yi boşaltıp
Sâve’yi dolduranlar.
Atını hendeklerden - bir atlayışla -
Aşırdı aşıranlar.
Ağlasın Yesrib,
Ağlasın Selman’lar!
💖💖💖
Gözleri perdeleyen toprak,
Yüzlere serptiğin topraktı.
Yere dökülmeyecekti, ey Nebi,
Yabanların gözünde kalacaktı!
💖💖💖
Konsun yine pervazlara
Güvercinler;
"Hû hû"lara karışsın
Âminler.
Mübarek akşamdır;
Gelin ey Fâtiha’lar, Yâsin’ler!
💖💖💖
Ne oldu, ey bulut,
Gölgelediğin başlar?
Hatırında mı, ey yol,
Bir aziz yolcuyla
Aşarak dağlar taşlar,
Kafile kafile, kervan kervan
Şimale giden yoldaşlar?
💖💖💖
Uçsuz bucaksız çöllerde,
Yine, izler gelenlerin,
Yollar gideceklerindir.
💖💖💖
Şu Tekbir getiren mağara,
Örümceklerin değil;
Peygamberlerindir, meleklerindir.
Örümcek ne havada,
Ne suda, ne yerdeydi.
Hakkı göremeyen
Gözlerdeydi!
💖💖💖
Şu kuytu, cinlerin mi;
Perilerin yurdu mu?
Şu yuva - ki bilinmez,
Kuşları hüdhüd müdür,
güvercin mi kumru mu?
Kuşlarını bir sabah,
Medine’ye uçurdu mu?
💖💖💖
Ey Abva’da yatan ölü,
Bahçende açtı dünyanın
En güzel gülü;
Hatıran, uyusun çöllerin
Ilık kumlarıyla örtülü!
💖💖💖
Dinleyene, hâlâ,
Çöller ses verir:
"Yâleyl!" susar,
Uğultular gelir.
Mersiye okur Uhûd,
Kaside söyler Bedir.
Sen de, bir hac günü,
Başta Muhammed, yanında Ebûbekir;
Gidenlerin yüz bin olup dönüşünü
Destan yap, ey şehir!
💖💖💖
Ebûbekir’de nur, Osman’da nurlar.
Kureyş uluları, karşılarında
Meydan okuyan bir Ömer bulurlar;
Ali’nin önünde kapılar açılır,
Ali’nin önünde eğilir surlar.
Bedir’de, Uhud’da, Hayber’de
Hakk’ın yiğitleri, şehit olurlar.
Bir mutlu günde, ki ölüm tatlıydı;
Yerde kalmazdı ruh.. kanadlıydı.
💖💖💖
Konsun-yine-pervazlara
Güvercinler;
"Hû hû"lara karışsın
Âminler.
Mübarek akşamdır;
Gelin ey Fâtiha’lar, Yâsin’ler!
💖💖💖
Vicdanlar, sakat çıkmadan,
Yâ Muhammed, yarına;
İyiliklerle gel, güzelliklerle gel
Âdem oğullarına!
💖💖💖
Yüreklerden taşsın
Yine, imanlar!
Itri, bestelesin Tekbir’ini;
Evliyâ okusun Kur’an’lar!
Ve Kur’anı göz nuruyla çoğaltsın
Kayışzade Osman’lar!
💖💖💖
Na'atını Galip yazsın,
Mevlid’ini Süleyman’lar!
Sütunları, kemerleri, kubbeleriyle
Geri gelsin Sinan’lar!
Çarpılsın, hakikat niyetine
Cenaze namazı kıldıranlar!
💖💖💖
Gel, Ey Muhammed, bahardır.
Dudaklar ardında saklı
Âminlerimiz vardır!..
Hacdan döner gibi gel;
Mi'rac’dan iner gibi gel;
Bekliyoruz yıllardır!
💖💖💖
Bulutlar kanad, rüzgâr kanad;
Hızır kanad, Cibril kanad,
Nisan kanad, bahar kanad;
Âyetlerini ezber bilen
Yapraklar kanad..
Açılsın göklerin kapıları,
Açılsın perdeler, kat kat!
Çöllere dökülsün yıldızlar;
Dizilsin yollarına
Yetimler, günahsızlar!
Çöl gecelerinden, yanık
Türküler yapan kızlar
Sancağını saçlarıyla dokusun;
Bilâl-i Habeşi sustuysa
Ezanlarını Dâvûd okusun!
💖💖💖
Konsun, yine, pervazlara
Güvercinler;
"Hû hû"lara karışsın
Âminler..
Mübarek akşamdır;
Gelin ey Fâtiha’lar, Yâsin’ler!
Arif Nihat Asya
Bu şiir basın, yayın ve sanal ortamlarda isimlerini zikretmeye gerek duymadığım dinî değerleri, Yüce Resûl'ümüzü(sav) ve halifeleri rencide edici ifadeler kullanmaktan kaçınmayan, âyetlerle sabit olan konuları bile çarpıtarak keyfine göre yorumlayan, Yüce Kur'an'ı Kerim'in vahyi konusunda kabul edilmesi mümkün olmayan ifadeleri, övülmeye lâyık olarak Yüce Allah'ın(c.c) ayetlerde kendisini övmesinden, kâfirlerin gazabına uğrayacağını belirtmesinden rahatsızlık duyarak Levh-i Mahfuz'da Allah'ın koruması altındaki Yüce Kur'an'ı Kerim'in evrensel bir kitap olamayacağını iddia eden yurt dışında ifsadını sürdüren, Yüce Kur'an'ı Kerim'in tenkitini yapan ve yoldan çıkarak bu işi meslek edinen çok sayıda kendini bilmezlere ve müritlerine REDDİYE olarak yazılmıştır.
Allah ıslah eylesin, ıslahı mümkün değilse Kahhar ismiyle kahreylesin ve müminleri bu tür insanların tuzağına düşmekten muhafaza eylesin inşallah. Âmin.