Card image cap
İslam'da şeki̇lci̇li̇k yoktur

İslam kalpten yaşanması gereken, hür olarak tercih edilmesi gerekendir. Bu yüzden riya ve gösterişe düşman, zorlamaya karşıdır. Dinde bu yüzden kolaylık vardır, zor ve zorluk yoktur, zorlama hiç yoktur.

Söze başlamadan önce burada konu edilecek şey asla beş vakit namaz ve diğer dinî vecibeler değil ibadetlerin SADECE ŞEKİLDE KALMAMASI ve ibadetlerle kazanılması gereken İSLÂM'IN ÖZÜ diğer bir deyişle Yüce Resûl'ümüz Hz. Muhammed (sav) in en güzel örneği olduğu GÜZEL AHLÂKI edinmektir.

Resûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellemin şöyle dediği rivayet edilmiştir:

“Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.” (Muvatta, Hüsnü’l-Hulk, 8; Ahmed b. Hanbel, 2/381)

Allâh-u Teâlâ, Kur’an-ı Kerim’de Peygamberimiz (sav) hakkında şöyle buyurmuştur:

“Ve şüphesiz sen büyük bir ahlak üzerindesin.” (Kalem, 68/4)

“Şüphesiz ki Allah’a, ahiret gününe iman edenlerle Allah’ı çok anan kimseler için Allah’ın elçisinde güzel bir örnek vardır.” (Ahzâb, 33/21)

İslâm'da emredilen ibadetler insanı mümin yapmak içindir. Eğer ki ibadetler yapılıyor ama mümin olamıyorsak, özellikle namaz bizi kötülüklerden alıkoymuyorsa bir yerde yanlış yapıyoruz, büyük bir eksiklik var demektir...

Müslümanlık ibadete ruh üflemektir. Sadece Allah'a teslim olmaktır. Müslümanım demek başka, müslümanca yaşamak başkadır. Müslüman çağın gözüyle İslam'a bakmaz, İslam'ın gözüyle çağa bakar. Hem Kur'an hafızı olup hem de Kur'an muhafızı olur. Yaşantımıza imanı inşa etmek zorundayız. Allah'ın sevdiği ve rahmet edeceği kul haline gelmeliyiz.

İslam, kıyamete kadar baki kalacak evrensel dindir ve zaman, ırk, lisan, cinsiyet, milliyet ve coğrafya ötesidir.

İslam ve O’nun Peygamberi (sav) din içinde olan ahlakı, salih ameli, imanı, ibadeti sevgi, huşu, samimiyetle yapmayı zorunlu kılar ki niyet ne ise karşılığı da odur. Yani söz ve davranışlar birilerini bir süre kandırsa da niyetleri bilen Allah asla kanmaz ve niyetler imanın ispatıdır.

Ahiret sorgusu amellerden de önce niyetlerden olacaktır ki melekler ve tüm insanlık sadece amellere şahitlik ederken, niyetleri bilen Allah’ın hüküm ve kudreti sayısız müslüman bilineni cehennemlere mahkum edecektir.

O halde İslam sadece dille veya bedenle değil ruhla, kalple yaşamak lazım gelendir ki kalpten beslenmeyen iman ve ibadet teslimiyet değil kandırmacadır, rol yapmaktır. Bunun ise dinde karşılığı yoktur.

İsyan ve inkarla dine yapılan düşmanlık ise sahte yanaşmalar münafıklıktır ki aslen inanmadığı halde inanıyor görünenlerin cehennem cezası kafirlerden de beterdir. Münafıklar kandıranlar, insanları aldatanlar ama aslında kendileri aldananlardır.

Bir insanın gerçek iman ve inancını anlamak için görünüşüne değil söz ve hareketlerine bakmak her zaman doğru netice verir. Çünkü özü ve sözü bir olmayanlar elbet açık verir ve halleri akıllarından geçenleri mutlaka ifşa eder.

Şekle dayanan İslam, kulları riya ve gösterişe itmekle kalmaz, kim daha iyi müslüman yarışına sokar. Servetle şımaranlar, dinde haddi aşanlar, hep bu şekilcilik kurbanlarıdır.

İslam'ın hassasiyetlerini, kutsallarını, emir ve yasaklarını hayatımıza zihnimize almadığımız din sadece lafta ve göstermelik bir dindir. Şekle ve ibadete indirgediğimiz din sizi bile kurtaramazken insanlığın kurtarıcısı olamaz; olabilmesi ancak sözde değil özde yaşamakla mümkündür.

Oysa İslam, herkesi cennete götürmek isteyen ama dileyeni de cehenneme gitmeye serbest bırakandır.

Mevlananın dediği gibi “Ne adamlar gördüm üzerinde elbisesi yok, ne elbiseler gördüm içinde adam yok” sözü kulaklara misal olmalıdır.

Din muhabbet ve sevgi ister, dileyerek amel üretmek ve isteyerek Allah’a yönelmek ister. İbadetten amele, niyetten gayrete kadar her alanda önemli olan şekil değil vicdanın ne emrettiğidir. Ve kalp asli fetva makamı olarak hakikati de aldanışları da bilendir.

Son söz olarak; niyetleri en iyi bilen kudret ve azamet sahibi Yüce Allah (c.c)' tır.