Card image cap
Dedi̇kodu ve giybet

DEDİKODU VE GIYBET


Dinimiz, aile ve toplum hayatının güvenli ve huzurlu olmasına, fertlerin dindar ve ahlaklı olmasına büyük önem vermiştir. 


Gıybet, koğuculuk, iftira, yalan ve yalancı şahitlik aile ve toplumun güven ve huzurunu yok eden, fertlerin gayr-i ahlâkî olmasına neden olan kötü davranışlardır. 


Bu sebeple Yüce Rabbimiz (c.c) ve sevgili Peygamberimiz (sav) tarafından yasaklanmıştır. Bu davranışlar tövbe etmeyi gerektiren büyük günahlardan sayılmıştır. 


Yüce kitabımız Kur’an ;

"Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz [Hucurat, 49/12]  


buyurarak bizi gıybetten sakındırıyor. Ayet gıybetin çirkinliğini, iğrençliğini gözler önüne sererek onu, "ölmüş kardeşin etini yemeye" benzetmektedir.


Gıybeti tasdik etmek de gıybettir. Gıybet yapılan yerde susan kişi gıybete ortak olmuş olur. 


Bir hadiste şöyle buyruluyor: 

"Gıybet eden ve dinleyen günahta ortaktır." [Taberani]


İslâm âlimleri gıybetin haram ve büyük günah olduğu konusunda ittifak etmişlerdir. Hadis-i şerife göre bir kimsenin arkasından, duyduğu takdirde hoşlanmayacağı dinî veya dünyevî işlerine, bedenine, ahlâkına, soyuna ait bir eksiklik veya kusurunu söylemek gıybettir ve haramdır. Eğer söylenen şey o kimsede yoksa iftira edilmiş olur ki, bu daha büyük bir günahtır ve haramdır.


Ancak bir söz veya davranışın gıybet sayılıp sayılmaması niyetle yakından ilgilidir. Buna göre bir kimsenin yanlışlarının sırf onu küçük düşürmek amacıyla söylenmesi gıybet sayılırken, yanlışlarının düzeltilmesi maksadıyla söylenmesi gıybet sayılmaz. 

Herhangi bir kişi veya zümreyi kastetmeden genel olarak insanların kötülüğünden söz etmek de gıybet olmaz.


Bu itibarla müslüman, gıybet, koğuculuk, iftira, yalan ve yalancı şahitlik gibi kötü davranışlardan uzak durmak zorundadır. 

Bu davranışlardan herhangi birini yaptı ise hemen Allah'a tövbe etmelidir. 


Bir yerde batıl ve zararlı konuşmalar, dedikodu, gıybet ve koğuculuk yapılıyorsa ortam müsait ise önce ikaz edilmeli, ikaz edilemiyor veya ikaz fayda vermiyorsa o meclis terk edilmelidir. 


Bu, mümin için bir sorumluluk, bilinçli bir davranış, günahtan kaçış ve günaha vasıta olmama duygusudur. Peygamberimiz (sav) konuştuğu zaman müminin doğru konuşmasını veya susmasını 

tavsiye etmektedir. 


Müslüman ne eliyle ne de diliyle insanlara zarar veremez, vermemelidir. Bu, mümin olmanın gereğidir.


Çok söze yalan karışabilir, çok konuşma kalbe kasvet verebilir, zihni yorabilir, 

tefekküre mani olabilir, dinleyenleri usandırabilir. Çok konuşan çok hata eder ve sözün tesirini azaltır. 


Bu itibarla az, öz, doğru ve yararlı şeyler konuşmak müminin şiarı olmalıdır.

Müslüman, çok kıymetli olan ömür sermayesini Allah’ın rızası doğrultusunda harcamalı, olumsuzlukları terk etmeli, nefis muhasebesi yaparak kusurlarından dolayı tövbe etmelidir.