Card image cap
Meçhule göndermeler / 1

İlahi meçhul 
İlâhi Meçhul...

     

       Ben gülerim o 'erkekler ağlamaz' diye dalak döndüren ikiyüzlü puştlara inat. Sabrımı şaha kaldıran o ağustos öğlesinde bütün sıfatları şahsına sığdıran sen için hitabımın önemi var mı? Ben seni hiç tanımıyorum ki Meçhul...

       Sebepsiz yere kovulduğun cennete seni tekrar döndürebilmem için bana göstereceğin cesaretin varsa, sana uygun görebileceğim özelliklerin bin tanesini sığdırırım bir tek kelimeye. Ben tık-nefes kaldığım sıtma nöbetlerimde, sadece kendimizin söyleyebileceği ve kimsenin hiç duymadığı bir unutulma korkusu taşıyan şarkıda vurgun yedim de yine gizli kapaklı bakışlarında soluklandım Meçhul ...

       Bıraktım alkolü. Baktım olacağı yok, içsem de sen içmesem de... Vazgeçtim yolculuktan gurbetim yok sılam yok, göçsem de sen göçmesem de... Seninle kutuplardaki bir iglooda penguen beslemek de vardı, sahra çölündeki bir kum faresinin kuyruğuna çelme takmak da... Seninle, burnunu koluna sıvayan bir sokak çocuğunun evden kaçmadan önceki son gecesini dinlemek, İlk dışarıda geçirdiği gece ayazının adını ''garib-öldüren soğuğu'' koymak, sabaha karşı İmanım baba türbesine mum yakmak vardı, olmadı...

       Seninle sebebi çözülememiş bir sokak kavgasında eşek sudan gelene kadar dövülmek vardı Meçhul... Belki nefes almak zordu ismin geçince ama kapınızın önünden saklanarak geçerken bile şu üç kuruşluk yüreğe kaş çatmak vardı. 'Yirminci sayfa da dahil mi hocam?' diyen ukala çocukla aynı soruya yanlış kopya çekmek vardı işte...Seninle Zümrüdü Anka'nın tüylerinden -seviyor sevmiyor- oynamak, bir şehrin ezeli rakiplerinin tribününde yenilgiye bile sevinmek vardı. Seninle yeşile bezenmiş bağ yollarında yarım günde bir geçen ve asla durmayacak olan bir minibüse el etmek, umurunda olmadığını bildiğimiz halde gündelikçi şoföre durmadığı için sövmek vardı. Taflan toplamak vardı adı bizde saklı Tirebolu köylerinde,  zeytin silkmek bir de Didim akşamlarında. Bizon avlamak da heyecanlı olabilirdi Mississippi kıyılarında belki ama Harşit çayına geceden bırakılmış ve köy sakinlerinin ismine -tırıvırı- dedikleri balık-kapanını gizlice çalıp, teker teker suya bırakmak vardı  balıkları seninle. Andır kalası bir Kuşkaya akşamında ay-dedeye 14 el sıkıp, kuru sıkı silahla dolun-ayamayacağımızı keşfetmek vardı bir şarjör dolusu. Ayrı maltalarda aynı voltayı vurmak, sağır ve dilsiz bir dilenciye kadı kızının adresini sormak, Las Vegas gazinolarındaki elli ikilik destenin maça papazına sövmek vardı. Seninle iki hafta önce dünyaya gelmiş üç renkli kedi yavrularına orlon tipi yumak savurmak, ellerinin soğuğuyla simitlerinin sıcaklığı tezat oluşturan 10 yaşındaki yetimin bütün simitlerini satın alıp martılara ziyafet çekmek vardı.

       Ve düşün ki biz seninle dost bile olamadık Meçhul...

       -BİZ- olamadık

       Unuturum diye korkma artık Meçhul... Biz korkulara esir, yasaklara vezir olmuşuz kişileriz seninle.

       BU DA BANA DERT OLDU !...