Card image cap
Kahveni̇n hatiri var, gönlümse çaya düştü



KAHVENİN HATIRI VAR, GÖNLÜMSE ÇAYA DÜŞTÜ 



Sayamadım yılları, mevsimler geldi geçti

Güneşim çoktan battı, yıldıza, aya düştü...

Nice baharlar varken hazan da beni seçti

Kahvenin hatırı var, gönlümse çaya düştü...




Ben o yârin aşkıyla ona sevgi beslerken

Daha erken diyerek biraz daha beklerken

O narin parmağını tutup takmak isterken

Aniden yer yarıldı, yüzüğüm faya düştü...




Eskiden insanların hoşgörüsü engindi

Hayat daha yalındı gönüller de zengindi

Azgınlar daha azdı akan sular dingindi

Gözü doymayan aldı, emeğim paya düştü...




Yâri yolcu ederken vardı içimde yara

Elimde çiçeğimle gelmiştim o gün gara

Bekleyen tren gibi benim de bahtım kara

Hareket ettiğinde, çiçeğim raya düştü...




Bir araya gelip de hoş bir sohbete doysam

Güzel bir çay demleyip çayı elimle koysam

Dert bir tane değil ki hangi birini saysam

Dökemediğim dertler, kemana yaya düştü...




Keşke biraz dursaydı durmak bilmeyen zaman

Olur muydu halimiz belki bu kadar yaman

Çaresi yok ki artık dilesen bile aman

Dört nala giden atın çabası taya düştü...




Geçti bütün günlerim duâ ve ümit ile

Acil şifâ diledim umutsuz olsa bile

Çeken bilir çekmesi kolay değil ki dile

Ettiğim intizârlar ah ile vay’a düştü...




Türkmenoğlu nice il gezip durdum âvâre

Hiçbir şifâ görmeden kaldım böyle bîçâre

Kavuşması zor oldu hasret çektiğim yâre

HÛ’dan gelen derdimin çaresi HAYY’a düştü...



Şükrü Atay (Türkmenoğlu)