Ehli beyt bahçesinin iri gülü Hüseyin!..
 
Ezilmiş suskunların has bülbülü Hüseyin!..
 
Resul-i Kibriya'nın canının yongasıydın
Âlemin gözbebeği, insanların hasıydın
 
Gönül bahçemizde gül, bir kutlu bahardın sen
Karanlıkları boğan gül yüzlü nehardın sen
 
Ehli beytin goncası, Efendimin torunu
Kâinat ayaklansa söndüremez nurunu
 
Muharrem ayı gelir, bahçemde güller kanar
Adın düşer yâdıma, yanar yüreğim yanar
 
Yezid'in kör kılıcı, acı saldı ümmete
Feryadın gölgesinde ramak kaldı cinnete
 
Kanlar kızgın çöllerde, su niyetine aktı
Zulmetin yangınında alev suları yaktı
 
Muharrem'în onunda, yandı yürekler yandı
Göklerden saf saf inen, melekler seni andı
 
Hatıranı düşünür, özüm kan ağlar benim
Acılar katmerleşir, gözüm kan ağlar benim
 
Kerbelâ yollarına kokun sinmiş ay yüzlüm!...             
Mihmandarın melekler, gökten inmiş  ay yüzlüm!... 
 
O gün bugün yastayız, gözlerde yaş kalmadı
Nice asırlar geçti, boşluğun hiç dolmadı
 
Muhabbet ikliminde kin, nefret ne diyedir?
Ehli beyt halkasına, Hüseyin hediyedir
 
Muharrem ayı geldi, dönsün yine semahlar
Hasretin sancısıdır yüreğimdeki âhlar...
 
Ehli beytin sevgisi kalbimizin süsüdür
Kerbelâ'da yaşanan, acının törpüsüdür
 
Nice asırlar geçti, ümmet adını andı
Zalimlerin hışmından kumlar bile utandı
 
Yaralı yüreğime nefes kadar yakınsın
Yezit'in uşakları kahrımızdan sakınsın
                                                                      
 
M. NİHAT MALKOÇ