DONANIMLI YARATILAN KADIN !

** Doğumdan ölüme kadar hayatın her anında varlıklarını hissettiğimiz, bizi biz yapan ve hakları asla ödenemeyecek olan,

** Erkeğine destek olan, çocuklarının başında koruyup kollayan,yetiştiren, pahasına değer biçilemeyen,                                                                                                         ** Çağdaş, modern günlere gelmemizde her sahada uğraş veren, savaşta bile üstün gayretleri bilinen,

** Her gözün nuru,hayatın can damarı, vazgeçilmezi, acılar çeken,emekçi, özlemlerini sessizce hapseden,                                         

** Eğiten ,öğreten, sevgi ve şefkatini karşılıksız veren, Kalkınmamızın mihenk taşı, Hayat döngüsünün vazgeçilmezi,

                    Böyle deriz demesine de; bugün ne haldedir diye baktığımızda : Zor be kadınım senin işin. Doğuşunla başlar, gider ölümüne kadar ne varsa zorluk adına. Oysa doğuran, yetiştiren,eğiten, öğreten , şefkatinle , sevginle kol kanat gerensin. Bilmezler ki !     Daha doğuşunda  başlar suçluluğun.Sarar her yanını örf, anane kıskacı. Baştan konur uyman gereken yasaklar. Erkek çocuğa göre ikinci plandasındır. Okuman bile engellenir. Dövülür, sövülür, darp celp edilirsin, öldürülürsün. Taciz edilirsin, tecavüz edilirsin.Kadın sözde güçsüzdür.Zavallı, acizdir.Erkeğin keyfini yerine getiren bir varlıktır. Saçı uzun, aklı kısadır.

                     Oysa o başlı başına kocaman bir alemdir. Hal böyle olunca kadınımızın bu anafora kapılmamaları, okumaları, meslek sahibi olmaları, ekonomik olarak bağımsız olmaları , haklarını her sahada cesurca, bilinçli savunmaları gerekir.

                    Neden bu halde kadınımız? Biz erkeklerin günahı vebali yok mu ?

                    15 yaşında rızasız, başlık parasına çocuk gelin olarak sat. “ Sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etme “ ile öğretilmişlere eş yap. Daha sağlığında bile çeşitli oyunlarla mirasından mahrum et.Okutma, eğitme, öğretme.Bir müşkülünde “ baba evine dönemezsin “ diye kov. “ Her başarılı eğrin arkasında kadın vardır “ diye oyala.   Bakara suresinin 223. ayetinde “ Kadınlar sizin nesil yetiştiren tarlanızdır” denmesine rağmen, bunu kendi çıkarı ve hegomanyası için değiştirerek “ Sen benim tarlamsın” a çeviren bir zihniyet. Yabancı otlar çıkar oysa, şunu bunu ister tarlan vermezsin, başka tarlalardadır gözün. Sonrası onca ilgisizlik ve ihanetlerde ruhsal bunalım ve boşanmalar.

                     Kadının iyisi,mazbut olanı  elbette ki toplumumuzda ahlaklı olanı çoğunlukta olsa bile ahlaken iflas etmiş olanı da azınsanamaz miktardadır.  Ahlak kavramı vicdanlarda, fıtratlarda perçinlenmelidir. Kadınlarımız  kendilerine güvenmeli  ve cesur olmalıdırlar. Aç mezarı yoktur. Tedbir; ahlak kurallarını tesisle ,muhafaza etmek, kadınlarımıza hak ettikleri saygı-sevgi ve makamı vermek ve göstermektir.  Kadının direncini kıran tek şey hayal ettiği erkeğin, beyaz atlı prensin boş çıkmasıdır.

                       Kadın var ya kadın; ömrünce bir kere sever. Ve sevildiğini hissedince dünyaları verir erkeğine. Hiçbir kadın bir ilişkiye biteceğini bile bile başlamaz. Kadının  sevdiği kadardır erkek. İncitmeyeceksin, telafisi olmayan hatalar yapmayacaksın. Yokluğuna alışacak kadar fırsat vermeyeceksin. Kadını yalnız bırakmayacaksın, sesini hep duyuracaksın. Hep ilgi gösterecek, sevdiğini sıkça söyleyeceksin. Ona ait olduğunu hissettireceksin.Bir kadını hep elinde tutmak, onu fetih etmenin yolunun   ona teslim olmaktan geçtiğini    hiç unutmayacaksın.Kadın ayırımcılığı yapmayacak ve evde söz sahibi olmasını sağlayacaksın.Kadın da;Şefkatli,sabırlı, hoşgörülü olacak.Hanım sultan olacak, dirayeti ve becerisi ile sözünü dinletecek. Ayıp bilecek, örf ananeyi unutmayacak. Temiz olacak. Kadın gibi kokacak. Evinde süslü püslü, cilveli, işveli olacak, eşini heyecanlandıracak, zeki olacak. Sırdaş olacak. Dedikodu yapmayacak, makul mantıklı, öfkesiz anlatacak derdini.  Eşi ve çocukları için yaptığı her işe sevgisini, şarkısını koyacak, bir hamur gibi yoğurack sevgisini. Rol yapmayacak, kendi gibi tabii olacak. Anlık heveslere, hasetliğe prim vermeyecek. Maskeli , sinsi olmayacak.

                        Allah kadını yarattı  , gül koktu alem,renkler icat edildi iplk iplik dokundu vakitlere,anlamlar getirdi yaşamak denilen şeye. Ona doğurganlık verdi, devranın döngüsüne vesile kıldı. Erkek yaratılmıştı zaten ve hazırdı. Ve birlikte hizmet ediyorlardı düzene. İyi geçinmek zorundaydılar. Peygamberimizin de mesajıydı ya bu.

                         Ama yürümedi çoğu zaman, ezildi kadınlarımız. Kıskançlıklara, taciz ve tecavüzlere, darplara, dayağa köteğe ve hayrettir ki bazen çok sevilmelere rağmen cinayetlere kurban edildi sokak ortalarında, her hangi bir vakitte, belki de  genç yaşlarında. Ve belki de uzaktan gelen ezan seslerinde. Oysa adilik değil mi  el kaldırmak güçsüz, naçiz, narin bedenlere.

                         Ve kadınımız susuyordu çaresizliklerinde. Çığlıkların valsi ruhlarında sessizce vals etmekte.Kadınlar çığlık çığlığa susuyor bu toplumda. Şiddetin her türlüsüne maruz kalan kadınların acı çığlıkları var evrenin sonsuzluğunda.

                         O kutsal kitabımızda hep önde olan kadınlar olarak Müslüman erkeklerin, törelerin , neden kaldılar ayaklar altında rezilane ? ve neden onlar için cinayetler işlendi ta insanlığın başlangıcında Habil ve Kabil’ce !

                         Ruhları yaşlandı, bazen boğuldu, gönüllerinde hayal kırıklıkları, kör topal, naçar süründüler yaşamın kıyısına köşesine ve izbeliklerine , hep mahkum oldular çaresiz ve hüzünlü nefeslere.

                         En kötüsü anadan babadan aldı ilk darbe ve tehditi. Gelinliği ile çıkan kızına , dikkat et uy kocana, yoksa kefenle ancak dönersin baba ocağına diyen bizler değimliydik ?  Ve ,işte ondandır hep suskun kaldı ömrünce.Baş kaldıramadı düzene, örfe ananeye. Çünkü adı kadındı ! Ama farkındamısınız beyler, yağmur yerine kan yağıyor, ah yağıyor, günahlar yağıyor üzerimize.

                         Hep erkeklerin dediği olur şarkıları bile vardır. Kadın samanlıkta basılandır. Kadının orasına burasına, organlarına dizilir nağmeler müstehcenlik içinde. Çoğu yerde kadının esamesi okunmaz. Hanımefendi olamazlar bazı yörelerde. Kaşık düşmanı hazırcı , avrat , eksik etek , saçı uzun aklı kısadır hep adı Oralarda ; taciz, tecavüz, hakaret, şiddet, işkence kol gezer acımasızca . On üç yaşındaki kız çocuğunu, el değmemiş diye beşikteki bebeleri satan, vicdansız babalar vardır ötelerde bir yerlerde. Ve oralarda  ayrılık , gayrılıklar yaşam tarzıdır.

                         Kadınlar, kendi aralarında,çene çalan; dedikodu yapan, şayet akıllı becerikli ise dizgin elinde, hesap kitap yapmadan har vuran, harman savurandır, gevezedir kadın. Ama sabırlıdırlar bilinmez ki !

                          Allah kadına daha yaradılışında; haykırması gerektiği hallerde sessiz kalabilmeyi,kızdığında gülebilmeyi, şarkılar söylemeyi, ağlayabimeyi mutlu olduğunda tabiî ki, mücadeleci olmayı, garibe yetime el uzatmayı, her şeye rağmen yaşama sevincini kaybetmemeyi , iyi bir davranış gördüğünde affetmeyi ve yara bere , kan içindeki yüreğini evlatları için hep tedavi etmeyi fıtratında vermiştir.