Card image cap
Buraya onun adini yaz 1

Moraliniz mi bozuk ? 

Kırgın mısınız ? 

O zaman gelin sizle bir terapi yapalım, 

eminim düşünceleriniz değişecek, 

beğenip paylaşmayı unutma, 

belki başkalarına da iyi gelecek…


Buraya Onun Adını Yaz..

Kimin mi ?

Hani o, seni en çok üzenin, en kızdıranın..

Belki eşin,Belki de annen-baban..

Ya da kardeşin, komşun, en iyi arkadaşın..

Artık, seni inciten ve de “kıymetlin” her kimse, işte onun..

Yaz adını buraya; “. . . . .” ve ekle;


“. . . . .” Öldü ! 

Yok artık !

Ne bir daha bu eve gelecek, 

ne telefon edecek, 

ne de bir daha karşılaşacağım onunla !

Artık “. . . . .” Yok! Öldü O.. 

Hiç olmayacak bir daha..


Bundan sonra, aranızda geçen olayları düşün..

Hani seni çok inciten, üzen-kızdıran 

ve “Asla !” dedirten her yaşanmışlığı..

Gör bak, nasıl bomboş ve anlamsız gelecek..

Ölümün değdiği her şey nasıl silikleşecek, 

nasıl artık fonda kalacak hayat !..

Aniden değişecek paradigmalar !


“Neden ?” diyeceksin..

”Neden kırdım ki onu ?

Şu üç günlük dünyada değer miydi?”

Ve.. Tarifsiz sızlayacak yüreğin..

İşte bak dünya bir an! Bir varmış, bir yokmuş..

Giden asla geri gelmiyor ve insan 

“keşke” diye bir ömür boyu yürek sızılarıyla kalıyor sonra.

Böyledir ölüm..

Ansızın gelir ve keskin bir bıçak gibi ayırıverir dünyaları..


Ve bizler, hep “ölecek yaşlarda”

olduğumuz gerçeğini bile bile, görmezden gelir, 

hiç ölmeyecek gibi yaşarız..

Oysa geçen her saniye haykırır bize; 

“Ölüm var heyy !”


Bir ebemkuşağıdır ölüm..

Her giden hep “sırma saçlı-badem gözlüdür” ya hani..

“. . . . .” Öldü diyerek işte, şimdi değiştir paradigmaları !..

Ve en bâdem gözlüne sımsıkı sarıl! Bırakma sakın !..

Bak, tik-taklıyor zaman; “Ölüm var heyy !”

İşte bu, “Ölmeden önce ölmek” yani Olmak sırrındandır..

Ve bundandır “Her vakit ölümü hatırlayın!”diye emredilmesi..

Sırra eren, hiç “keşke” demeyecek.

Ve..

Nasıl hayattayken öldürüp de gayrımızı, 

sıfırlıyorsak ona karşı içimizi, aklımızı-yüreğimizi..


Nefsimize de böyle yapmalı !..

Sıfırlamalı dâim..

Sınır dışı tüm arzu ve dayatmalarını, 

ölüm silgisiyle silivermeli..

Ölmeden Ölmeli !..

Ölmüş olan, hiç dünyaya tapar mı ? 

“Şunu, şunu da isterim” der mi ?

Ölmüş olan, yalan-kötü söz söyler mi ?

Ölmüş olan, haset-zulüm eder mi hiç ?

Ölmüş olan, benlik davası güder, kin tutar mı ?

Ölmüş olan, incinir mi ?

Ölmüş olan, İncitir mi hiç?

Gelin Ölü verelim hadi !..

Öleceğiz, öleceğiz müjdeler olsun. 

Ölümü de öldüren Rabbe secdeler olsun.

Okurken gözyaşlarınıza engel olamayabilirsiniz


Bana, “sen de kimsin ?” der gibi baktığınızı hissediyorum. 

Ben İsmail`in babannesiyim. 

Seksen yaşında, parkinson hastası bir kadınım. 

Sabah yediden gece yarısına kadar, 

belli saatlerde kullanmam gereken bir çok ilaç var. 

Alzheimerle karıştırılır hastalığım. 

Unutkan biri değilim fakat bakışlarım donuk olur bazen, 

ağzım sıkça kurur, sesim cılız çıkar ve 

ha deyince yürüyemem; bir durdum mu 

bir iki saat durduğum oluyor son zamanlarda !


Tam üç yıl oldu torunumu yitireli. 

Halsizlikten ve vücudundaki ağrılardan şikayet edip, 

tetkikler sonucunda kendisine kanser teşhisi konulduktan 

iki ay sonra mektuplarımı yollayamayacağım bir yere gitti…


Mektuplar yazıyorum İsmaile; 

bazen uydurma da olsa iyi haberler veriyorum 

kendimle ilgili ve beraber çekildiğimiz fotoğrafın 

başucunda okuyorum mektuplarımı ona. 

İsmaile yazdığım son mektubu okuyacağım size; 

onun da sizinle paylaşmamı isteyeceğinden emin olarak.