YUŞA MİMARLIK

      Aynı yaşta olduğumuz amcamın ortanca oğlu Yusuf'la birlikte büyüdük. Ben haziranın yirmi altısında doğmuşum, Yusuf ise dört nisanda. Bundan dolayı şakasına bazen 'Bana Abi diyeceksin oğlum, ben senden büyüğüm,' der ve kahkahayı basardı. Bizi tanımayanlar kardeş olduğumuzu düşünürlerdi. Ta ki amca oğlu olduğumuzu öğrenene kadar. İşte o zaman şaşkınlık kelimeleri ve cümleleri peş peşe gelirdi. Kıyafetlerimizin de genelde aynı olması öyle sanmalarına sebepti tabi ki. 
    Aynı okulları bitirdik, sınıflarımız bile aynıydı, hatta senelerce aynı sırada oturduk. Takdirsiz dönemimiz olmadı. Hocalarımızın hepsi çok zeki olduğumuzu söylerlerdi. Yusuf'a 'Oğlum bunlar bize gaz veriyorlar, güya motive etmeye alışıyorlar,' derdim. Yusuf da ' Herkese öyle söylüyorlar zaten, öğretmenlik mesleğinin gereği bu. Sn malın tekisin, senden hiçbir şey olmaz mı desinler?' derdi. Kahkahalarımız havada uçuşurdu. Aksi gibi hep aynı kıza aşık olurduk. Eee, zevkler ve renkler aynı olunca...  Aynı takımı tutardık, aynı tür müziği dinlerdik. Aynı şarkıları mırıldanırdık. İkimiz de mimar olmayı istiyorduk. Lisedeki Yasemin Hoca, mimarlığın ne kadar önemli bir meslek olduğunu anlatır dururdu. Sonradan öğrendik, mimar bir delikanlıya aşıkmış, delikanlı doktor bir bayanla evlenmiş ve halen de arkadaşlarmış. Karmaşık ilşkiler yani. Neyse o, onların sorunu. Mimarlığı bize Yasemin Hocamız sevdirdi. İyi ki de sevdirmiş. Şu an mesleğimi severek yapıyorum. Yusuf'la birlikte ofis açtık. Ofisimize bir isim vermemiz gerekiyordu. Aylarca düşündük. Sonunda 'YUŞA MİMARLIK' adını verdik. Hem anlamlı oldu hem de Yusuf'un YU'su, Şahin'in ŞA'sı. Bu arada benim adım da Şahin. Tanıştığımıza memnun oldum. Geç oldu ama temiz oldu.Üniversite tercihlerimiz aynı olmasına rağmen ben İstanbul'da, Yusuf Ankara'da üniversiteyi okuduk. Bir tek de o yıllarda ayrı kaldık. 
      Şu an arabalarımızın markaları ve renkleri bile aynı. Yusuf  karşı binadaki Mimar Fatma Hanım'la  evlendi. Ben ise bir kış günü acil servise gittiğim ve beni muayene eden Doktor Hatice Hanım'a aşık olmuştum. Zor da olsa evliliğe ikna etmiştim. Bu benim tam altı ayımı almıştı. Ama şu an eşim beni daha çok seviyor. Bir kere daha gelsem dünyaya yine Hatice ile evlenirim. 
      Yusuf'un üç yaşında Tuğçe adında bir kızı var, benimse aynı yaşta Ahmet adında bir oğlum var. Onlar da aynı bizim gibiler. Yedikleri içtikleri ayrı gitmiyor. Onları sürekli oynarken gördükçe 'Bizim bıraktığımız çocukluğun ikinci perdesini oynuyorlar,' diyoruz.
                                                                                                     İSMAİL MALATYA