Card image cap
Yeşi̇li̇n en güzel tonu

YEŞİLİN EN GÜZEL TONU

                                                                  Yazan : İsmail MALATYA

                                                                  Türü: Trajedi & Komedi

                                                                             ( Tek Perde )

SAHNE: Bir İş adamının çalışma ofisi. Yanında iki danışmanı ve bir de sekreteri vardır. İş adamı sahnenin solunda bir masada oturur. Sekreteri yanındaki masada oturmaktadır, biri erkek, biri bayan olan danışmanları karşıdaki bir masada otururlar. Sekreterle danışmanlarının masalarının arasında büyükçe bir televizyon bulunmaktadır. Ortada bir sehpa vardır, sehpanın üç tarafında oturaklar bulunmaktadır. Sekreterle danışmanların masalarının arasında biraz arka planda televizyon bulunmaktadır. Tabanda kaliteli bir halı serilidir. Duvarlarda çevreyle ilgili resimler vardır. Sehpanın üzerinde çevreci dergiler, kataloglar vardır. Saygın İş Adamı Mehmet Güneş’in ve Sekreter Zeynep Toprak’ın önünde birer laptop bulunmaktadır. Konuşurken bazen ekrana bakar, bazen konuştukları kişilere bakarlar. Danışman Sibel Deniz ve Danışman Zafer Bulut’un önlerinde kataloglar ve kağıtlar vardır, bir şeyler çizerler, dikkatle yaptıkları işe odaklanmışlardır.Perde açıldığında müzik çalmaktadır. ( Günah Benim )
İş Adamı çevreye zarar vermekte olan -bunu umursamayan - şirketini İngiliz ortaklarıyla büyütmek ve geliştirmek amacındadır. Yeşilin En Güzel Tonu adlı dernek bununla mücadele etmektedir. Dernekle İ ş Adamı arasındaki mücadele devam eder. Sonunda İl Valisi ve İl Emniyet Müdürü ile dernek yetkilileri şirkete gelirler.Şirket yetkilileri ve Dernek Yetkilileri anlaşma imzalar. Şirket yetkilileri şirketin çevreye verdiği zararları en aza indirmek için girişimlerde bulunur.Oyun mutlu sonla biter ve perde kapanır.





KAREKTERLER VE ÖZELLİKLERİ

1. İş Adamı Mehmet Güneş ( 50 Yaşlarında, oldukça bakımlı, top sakallı ) 
2. Danışman Sibel Deniz ( 40 yaşlarında ) 
3. Sekreter Zeynep Toprak ( 40 yaşlarında )
4. Danışman Zafer Bulut ( 40 yaşlarında ) 
5. İngiliz İş Adamı James Wiliam ( 50 yaşlarında top sakallı ) 
6. İngiliz İş Kadını Linda Karen ( 35 yaşlarında ) 
7. Meltem Yılmaz ( 30 yaşlarında) Yeşilin En Güzel Tonu Derneği Genel Başkanı 
8. Cenk İlkbahar ( 30 yaşlarında ) Yeşilin En Güzel Tonu Derneği Genel Başkan Yardımcısı 
9. Serap Hanım: ( Yardımcı Personel )
10. Eslem ( Spiker & Muhabir, 28 yaşında ) 
11. Kameraman ( 25 yaşında ) 
12. Şoför Cengiz ( 35 yaşında ) 
13. İl Valisi 
14. Emniyet Amiri



















VE PERDE (YEŞİLİN EN GÜZEL TONU)

Perde açılır, oyuncuların hepsi önlerindeki laptop, dergi ya da kataloglarla ilgilenmektedirler. Belli bir süre şarkı çalar. Müzik kapatılır.Mehmet Güneş danışmanlarına döner: Yeni ortaklarımızla bu yıl çok büyüyeceğiz. Türkiye’de rakibimiz kalmayacak. Avrupa’nın sayılı şirketleri arasına gireceğiz.
Sibel Deniz: Protokolü hazırladık patron. Ortaklarımızın imza atması yeterli olacak.
Zafer Bulut: Rakiplerimiz şaşıracaklar, kıskançlıklarından ne yapacaklarını şaşıracaklar.
Mehmet Güneş: Bir de şu dernek olmasa. Neymiş de çevreciymiş. Sanki bizler bu memleketi sevmiyoruz. Sizin kadar biz de çevreciyiz kardeşim. Ben bu şirketlerde on binlerce kişiye ekmek veriyorum. Sen ne işe yarıyorsun. Çıkıp televizyon ekranlarına bilmiş bilmiş konuşuyorsun.
Zafer Bulut: Konuşur dururlar patron, biz işimizi yaparız.
Mehmet Güneş: Neymiş de sanayileşmeyle birlikte kimyasal gübre ve ilaç kullanımındaki artışlar da suları kirletmeye başlamış. Böylece ortaya çıkan kirlenmenin üretim ve tüketim faaliyetleri sonucunda oluştuğu ortaya çıkmaktaymış. Sanki biz bunları bilmiyoruz.
Sibel Deniz: Geçen gün bir dergiye röportaj vermiş: Fabrikaların çevreye verdiği zararları en aza indirmek için fabrikalar sulardan uzağa kurulmalı,sanayi atıklarını sulara vermeleri önlenmelidir. Her fabrikanın artıklarını arıtması için tesisler yapması sağlanmalıdır, diyor.
Zafer Bulut: Çok biliyor canım, çok. Sudan uzak yerlerde fabrika mı kurulurmuş? Konuşması kolay, kimyasal atıkları nereye atacağız? En kolayı eleştirmek.
Mehmet Güneş seslenir: Serap Hanım, Serap Hanıımmm!Çağırın gelsin, dışarıda galiba.
Serap Hanım kapıyı tıklatır ve içeri girer: Buyurun Mehmet Bey, buradayım, buradayım, ne emretmiştiniz?
Mehmet Güneş, laptoptan başını kaldırır, Serap Hanım’a döner : Çay hazır mı?

1




Serap Hanım: Beş dakikası var efendim. Hazır olur olmaz hemen getiririm.
Mehmet Güneş: Acele et, günümüz yoğun geçecek.
Serap Hanım: Emredersiniz efendim. Hemen getireceğim.
Mehmet Güneş: Kahvaltı yapmaya zamanımız olmayabilir, çayın yanında simit, peynir, zeytin falan da getir.
Serap Hanım: Tabi Mehmet Bey, başka bir şey ister misiniz?
Mehmet Güneş: Buzdolabına bir bak, varsa domates, salatalık falan da dil.
Serap Hanım: Hemen efendim, hemen gidip bakacağım, hazır olur olmaz getireceğim.
Sibel Deniz: Serap Hanım, ben süt alayım. Sabahları pek çay içmem. Olur mu?
Serap Hanım: Olur Sibel Hanım, ( Zafer Bey’e ve Zeynep Hanım’a döner.) Sizler de süt ister misiniz?
Zafer Bulut: Yok yok, ben süt istemiyorum. Teşekkür ederim, bana çay getir lütfen.
Serap Hanım: Tamam Zafer Bey.
Zeynep Toprak: Ben çay alayım lütfen. İki şekerli.
Mehmet Güneş: Bırakamadın şu şekeri. Üç beyazdan uzak durulması gerektiğini sizler daha iyi biliyorsunuz. Un, şeker, tuz... Bırak artık şunu, ileride çok pişman olursun.
Serap Hanım: Ben dört tane şeker atardım çaya, çok sağ olsun Mehmet Bey’in sayesinde şekeri bıraktım. Çayın tadını da yeni yeni almaya başladım.
Zeynep Hanım: Tamam o zaman, şeker getirme Serap Hanım. Ben de şekersiz içeyim.
Zafer Bulut Mehmet Bey’e döner: Patron, James Wiliam bugün saat kaçta gelecek?
Mehmet Güneş: Bir aksilik olmazsa eğer öğleden sonrayı bulmaz gelmeleri, şu an uçaktalar.
Sibel Deniz: Linda Karen de gelecek mi acaba patron? Onlar yurt dışı gezilerine genelde birlikte çıkarlar.

2



Mehmet Güneş: Yaklaşık on yıldır ortak iş yapıyorlar. Birlikten güç doğar. Çok da iyi anlaşıyorlar. Birleştiklerinde iş hacimleri yüzde yüz arttı. İkisi birlikte geliyorlar. Cengiz’e söyleyin de havaalanına gidip misafirleri alsın. Dün ben söylemiştim ama siz yine de bir hatırlatın.
Zafer Bulut: Emredersiniz Patron, derhal Cengiz’i çağırırım, ona söylerim.
Mehmet Güneş: Hanginiz uygunsanız Cengiz’le birlikte hava alanına gidip, misafirleri karşılayın. Şoföre aldırdılar, bizi önemsemediler, demesinler.
Zeynep Toprak: Ben Cengiz’le birlikte giderim Patron, bir sakıncası yoksa tabi.
Mehmet Güneş: Ne sakıncası olacak, kim müsaitse o gitsin. Beni temsilen gitmiş olursunuz. Çok şık ve anlamlı olur. Gidin de karşılayın yeni ortaklarımızı.
Zeynep Toprak: Ben müsaitim Patron, büyük bir zevkle giderim. Misafirlerimizi ciddiye alalım, onlarla büyük planlarımız var, der ve arkasındaki zile basar. 
Şoför Cengiz kapıyı tıklatır, içeri girer, Mehmet Bey’e bakar: Patron, beni mi emrettiniz?
Mehmet Güneş: Hayır hayır. Ben çağırmadım Cengiz, Zeynep Hanım çağırmış olmalı, ona sorsana.
Zeynep Toprak: Evet evet ben çağırdım. İngiltere’den gelecek misafirleri karşılamaya birlikte gideceğiz. Onu söylemek istedim. Kahvaltıdan sonra çıkarız.
Şoför Cengiz: Emredersiniz Zeynep Hanım. Ben çıkıp arabayı hazırlayayım. Siz hazır olunca haber edersiniz, der dışarı çıkar.
Mehmet Güneş: Sibel Hanım, televizyonu açar mısın lütfen? Sabah sabah memleketimizde, dünyada neler olmuş, ne gibi gelişmeler var? Rakiplerimiz neler yapmışlar. İhracat, ithalat ne durumda? Döviz ne durumda? haberimiz olsun.
Sibel Deniz: Tabi Patron, hemen açıyorum, umarım iyi haberler duyarız, iyi şeyler izleriz, der ve televizyonun yanındaki kumandayı alır ve televizyonu açar, yerine oturur.


3



Televizyonun perdesi açılır. Sunucu ve konukları bir masa etrafında oturmaktadırlar. Televizyonda Spiker Eslem Hanım, Yeşilin En Güzel Tonu Derneği Genel Başkanı Meltem Yılmaz Hanım’ı ve Dernek Genel Başkan Yardımcısı Cenk Bey’i misafir etmiştir. Güncel çevre sorunları konuşulmaktadır. Cenk Bey, Meltem Hanım’ı kıskanmaktadır ve onun yerine geçme niyetindedir, davranışlarıyla bunu belli etmektedir. Meltem Hanım da bunun farkındadır. İmkanlar dahilinde arka tarafta çevreyle ilgili görseller kullanılabilir. Kameraman ara sıra ekranda çekim yaparken görülür.
Eslem Hanım: Sayın Meltem Hanım, ilk önce hoş geldiniz, diyorum. “Yeşilin En Güzel Tonu Derneği” olarak ülke ve dünya genelinde ne gibi faaliyetlerde bulunuyorsunuz? Bu konuda değerli izleyicilerimizi bilgilendirir misiniz?
Meltem Hanım: Hoş bulduk Eslem Hanım, davet ettiğiniz için ben teşekkür ederim.
Cenk Bey, Meltem Hanım’dan önce söze başlar. “Bu derneği kurmaktaki amacımız, yaşanılabilir bir çevrenin korunması ve geliştirilmesidir özet olarak.” der demez Eslem Hanım müdahele eder. “Size sonra soru soracağım Cenk Bey, bu soruyu Meltem Hanım’a yönelttim ben, lütfen izin verin de cevaplasın.” der.
Meltem Yılmaz: Teşekkür ederim Eslem Hanım. Derneğimizi; hava kirliliği ve asit yağmurları, suların kirlenmesi, toprak kirlenmesi ve erozyon, ormanlar, ozon tabakasının incelmesi, kimyasal atıklar, nüfus artışı, çarpık şehirleşme gibi sorunları ele almak ve bu tip sorunlarla mücadele etmek için kurduk. Özellikle çevre kirlenmesine sebep olan şirketler var ya.
Eslem Hanım:Evet, o şekilde birçok şirket var. Şu anda, canlı yayında şirket ismi de verecek misiniz Meltem Hanım?
Meltem Hanım: Birçok uluslar arası kuruluşlara müracatlarımız oldu. Valilik makamıyla da irtibata geçtik. Gerekirse isim de vereceğiz. Ama şimdi değil.
Cenk Bey Meltem Hanım’ın sözünü keser: Öncelikle Dünyamızı ve ülkemizi tehdit eden bazı temel çevre sorunlarının üzerinde dursak daha iyi bence.

4


Meltem Hanım kızgın bir bakışla Cenk Bey’e döner: Tamam Cenk Bey, izin verin ben konuşmamı tamamlayayım. Daha sonra siz konuşursunuz, lütfen, rica ediyorum, der.
Cenk Bey iki eliyle kamerayı gösterir: Buyrun Meltem Hanım, lütfen anlatın, ben kimim ki zaten? Ben konuşmayı bilmem, ben iki lafı bir araya getiremem, der.
Sibel Deniz televizyonu gösterir: Bunların arasındaki çekişme hiç bitmedi. Kadının yerinde gözü var adamın. Yıllardır didişip duruyorlar. Bakalım sonları ne olacak?
Mehmet Güneş: Ya onu boş ver de kadın hala bizimle uğraşıyor. Yok fabrikalar varmış, yok toprağı, suyu, havayı kirletiyormuş. Bu kadın bizi çok uğraştıracak. Programı sunan kadın da az değil. Sürekli şirket adı soruyor. Polemik peşinde.
Zeynep Toprak: Ne yapabilir ki Patron? Televizyonlarda konuşur, dergilerde, gazetelerde röportaj verir. Ateş olsa cürmü kadar yer yakar. Bize ne zarar verebilir ki?
Mehmet Güneş: Öyle deme kamuoyu oluşturursa, halkı buraya toplarsa, işimizi yapamaz hale geliriz, iş yerimizi çalışmaz hale getirir. Hele devlet güçlerini de bu konuda ikna ederse çok sıkıntı yaşarız. Valilik ve yerel yönetimler ağır cezalar keserler bize.
( Televizyondaki kişiler Mehmet Bey’e ve Zeynep Hanım’a şaşkın şaşkın bakarlar.)
Eslem Hanım: Hava kirliliği ve asit yağmurları hakkında neler söyleyeceksiniz Meltem Hanım?
Cenk Bey: Hava kirliliğine gelince, bu konu üzerinde çok durulması gereken bir konu.
Meltem Hanım tepkili: Cenk Bey,der ve onu uyarır, Cenk Bey “Afedersiniz” der. Meltem Hanım devam eder: İnsanların faaliyetleri sonucu meydana gelen üretim ve tüketim faaliyetleri sırasında ortaya çıkan atıklarla hava tabakası kirlenerek, yeryüzündeki canlı hayatını tehdit eder bir konuma gelir.
Eslem Hanım: Tabi bu da canlı hayatının olumsuz yönde etkilenmesine sebep oluyor değil mi Meltem Hanım? İş yerleri , fabrikalar çevreyi kirletmemek için gerekli önlemleri almalı. Temiz yakıtlar kullanılmalı, filtre sistemleri kurulmalı.




Meltem Hanım: Tabi ki. Yeryüzündeki canlı hayatın sürmesi için vazgeçilmez bir yere ve öneme sahip olan hava tüm hayatı etkileyecek biçimde endüstriyel artıklarla değişik yollardan kirlenmektedir. Umarım o şirketin yetkilileri bu programı izliyorlardır. En kısa zaman da önlemlerini alırlar ve çevreyi kirletmekten vazgeçerler.
Eslem Hanım: Verdiğiniz bilgiler çok önemli Meltem Hanım. Peki hava kirliliğini nasıl tanımlayabiliriz?
Meltem Hanım: Dünya Sağlık Örgütü’ne göre: “Hava kirliliği, canlıların sağlığını olumsuz yönden etkileyen veya maddî zararlar meydana getiren havadaki yabancı maddelerin, normalin üzerindeki yoğunluğudur.”
Cenk Bey: Hava kirliliğine yol açan unsurlar ya doğrudan fabrika bacalarından, egzoz gazlarından havaya karışıyor ya da havadaki diğer gazlarla birleşerek, havanın kirlenmesine yol açıyor. Pardon Meltem Hanım, sözünüzü böldüm.
Meltem Hanım alıngan bir şekilde: Yok yok buyrun lütfen, konuşun. İzin verseydiniz şaşırırdım zaten, der.
Eslem Hanım: Peki Cenk Bey, siz de toprak kirlenmesi ve erozyon hakkında bilgi verir misiniz?
Cenk Bey:Tabi ki Eslem Hanım, hemen bilgilendireyim sizi.Toprak kirliliğiyle, “çevrenin bir bileşeni olan toprağın, insanlar tarafından özümleme kapasitesinin üzerindeki miktarlarda, çeşitli bileşikler ve toksik maddeler ile yüklenmesi sonucunda anormal fonksiyonlar göstermesini” anlıyoruz. Yeryüzündeki her canlı hayatını sürdürebilmek için, başka canlılara dayanır. İnsanlar da varlıklarını sürdürebilmek için diğer canlılara muhtaçtır. Bu yüzden, insanlığın varlığının devam edebilmesi için, önce havaya ve suya, sonra da toprağa ihtiyaç vardır.
Eslem Henım: Kısacası Cenk Bey, doğada her şeyin bir bütün olduğunu unutmamak gerekir. Dengeyi sağlayan unsurlardan birinin kirlenmesi tüm doğanın zarar görmesine neden olur, diyebiliriz değil mi?
Cenk Bey: Tabi ki Eslem Hanım, çok doğru söylüyorsunuz. Doğa bir bütün halinde ele alınır. Denge unsurlarından biri bozulursa hepsini etkiler.

6



Bu arada Serap Hanım ortadaki sehpanın üzerine kahvaltışıkları hazırlar. ”Buyrun kahvaltılıklar hazır.” der ve çıkar.
Mehmet Güneş: Sibel Hanım, televizyonu kapatın da kahvaltımızı yapalım.
Sibel Deniz : Peki Hocam, der eline kumandayı alır ve televizyonu kapatır.O arada ekranın arkasındaki perde çekilerek televizyon kapatılır.
Meltem Hanım televizyonun arkasından gerilen perdeden kafasını çıkarır: Televizyonu kapatmak çözüm değil Mehmet Güneş Bey. Çevreyi kirletmenize izin vereceğimi mi sanıyorsun? Ensenizdeyim unutmayın.
Mehmet Bey hem şaşkın hem de sinirlidir: Kapat şu televizyonu dedim Sibel Hanım, kapat lütfen. Görmek istemiyorum şu insanları. Çalışma azmimi elimden alıyorlar.
Sibel Deniz: Siz söyler söylemez hemen kapattım patron. Televizyon mu bozuluyor acaba? 
Mehmet Güneş: İyi kapatamamışsın, bu kadının yüzünü görmek istemiyorum, fişini çek şu televizyonun.
Sibel Deniz: Emredersiniz Patron, der ve televizyonun fişini çeker.
Müzik başlar. Dördü sehpanın etrafına otururlar ve kahvaltılarını yapmaya başlarlar. Bir süre büyük bir iştahla kahvaltı yaparlar. Belli bir süre sonra müzik sonlanır.
Şoför Cengiz kapıyı tıklatır, içeri girer: Araba hazır Zeynep Hanım, der.
Zeynep Toprak: Araba hazır olunca değil, ben hazır olunca gidecektik Cengiz Bey, ben size haber edeceğim.
Cengiz Bey: Haklısınız Zeynep Hanım, öyle söylemiştiniz, ben sizi dışarıda bekleyeceğim, der dışarı çıkar.
Zafer Bulut: Nasıl Zeynep Hanım, şekersiz çay iyi gidiyor mu? İçmekte zorlanıyor musun?
Zeynep Toprak başını iki tarafa sallar: Ne yalan söyleyeyim, hiç tadı yok. İnanın yutmakta güçlük çekiyorum.
Mehmet Güneş: Önceleri öyle olur ama zamanla çayın tadını almaya başlarsın. Sakın kararından dönme. 
7



Zeynep Toprak: Hayır Patron, kararlıyım, şekerle araya mesafe koyma zamanı geldi.
Ofisin telefonu çalar, Sibel Deniz telefona yakın oturduğu için hemen kalkar ve telefona bakar: Hantek Şirketler Grubu, Ben Sibel buyrun.
Telefondaki James Wiliam bozuk bir Türkçe ile cevap verir, ses seyirciler tarafından duyulur: Merhaba Sibel Hanım, James William ben. Türk hava sahasına yaklaşıyoruz. Yaklaşık yarım saat – kırk dakika sonra Atatürk Havaalanında oluruz.
Sibel Deniz: Öyle mi? Hoş geldiniz Mr. William. Mrs. Karen’e de selamlar. Hoş geldiniz, hoş geldiniz.Arkadaşlarımız sizi karşılayacak Mr. William iyi yolculuklar.
James Wiliam: Teşekkürler, teşekkürler. Mehmet Bey’e ve diğer arkadaşlara selamlar, hoşça kalın, der telefonu kapatır.
Mehmet Güneş Zeynep Hanım’a döner : Haydi Zeynep Hanım, uçak inmeden havaalanında olun. Bekletmeyeleyim kıymetli misafirlerimizi orada.
Zeynep Toprak: Hemen gidiyorum Patron, der; elindeki çay bardağını sehpanın üzerine bırakır, kalkar zile basar.
Şoför Cengiz içeri girer: Geldim,geldim.Hazırsınız galiba Zeynep Hanım?
Zeynep Toprak: Evet hazırım, misafirlerimiz gelmek üzereler, hemen çıkalım, der çantasını alır. İkisi birlikte dışarı çıkarlar.
Kahvaltı yapılır, Sibel Deniz, Serap Hanım’ı çağırır: Serap Hanım, gelir misin lütfen.?
Serap Hanım “Geldim, Serap Hanım, geldim” diye bağırır ve içeri girer: Geldim geldim, Sibel Hanım, hemen geldim. Buyrun buyrun, geldim.
Sibel Deniz kahvaltılıkları gösterir: Şunları bir toplar mısın lütfen?
Serap Hanım: Tabi ki toplarım, der sehpanın üzerindekileri bir tepsiye toplar ve dışarı çıkarır. Kısa bir süre şarkı çalar.Mehmet Bey, Sibel Hanım ve Zafer Bey çalışma masalarına gider, kaldıkları yerden çalışmalarına devam ederler. On- on beş saniye müzik çaldıktan sonra kapatılır.
8



Bu arada dışarıdan atılan çevreci sloganlar, içeriden duyulmaya başlar. İçeridekiler panikler, birbirlerine bakmaya başlarlar. Aşağıdaki sloganlar üçer kez atılır. Mehmet Güneş, Zafer Bulut ve Sibel Güneş bir o trafa, bir bu tarafa dolaşmaya başlarlar.

YEŞİL GÖRMEYEN GÖZLER RENK ZEVKİNDEN MAHRUMDUR
ÇEVREYİ HOR GÖREN, GELECEĞİ ZOR GÖRÜR
UÇMUYORSA KUŞLAR, ÖLÜYORSA BALIKLAR, NASIL YAŞAR İNSANLAR ?
Mehmet Güneş Bey, bir o tarafa, bir bu tarafa yürümeye başlar, paniklediği her halinden bellidir: Bakın, halkı yığdılar fabrikanın önüne. Biliyordum ben biliyordum. Biliyordum böyle olacağını.Biliyordum bu kadının başımıza iş açacağını.Ama yedirmem kendimi, ben koskoca Mehmet Güneş’im. Çalışanlarımı yığarsam buraya hepsini dağıtır o çevreci geçinenlerin.Kiminle uğraşıyorlarmış, hepsine göstereceğim.
Zafer Bulut: Patron bunlar gelici, geçici rüzgarlar, biz ne fırtınalar gördük.
Sibel Deniz: Böyle ufak çaplı eylemler her demokratik ülkede olur. Daha da büyüyeceğini sanmıyorum. Bağırırlar, sloganlar atarlar, çeker giderler.
İnanılmaz bir olay gerçekleşir, televizyondan kafasını çıkarır Meltem Hanım, oldukça gergindir: Siz öyle sanın, göreceğim size gününüzü, çevreyi kirletmenin bedelini ödeteceğim sizlere, derparmağını sallar, televizyonu perdesini kapatır.
Mehmet Güneş: Kapatın şu televizyonu! Kapatııınn! Kabus mu görüyorum? Siz de gördünüz mü?
Sibel Deniz: Televizyoun kapatmıştım efendim, hatta fişini bile çekmişti, der televizyonun fişini patronua gösterir.
Zafer Bulut sinirlenir: Televizyonu pencereden aşağı atayım mı Patron? der.
Mehmet Güneş biraz sakince: O bir çözüm değil. Akıllıca mücadele edeceğiz bu çevrecilerle. 9



Bu sırada kapı tıklatılır, sahnenin sol tarafından Sibel Güneş, James Wiliam, Linda Karen ve elinde çantalarla Şoför Cengiz içeri girer, Mehmet Güneş Bey büyük bir memnuniyet ve heyacla misafirlerini karşılar.
Sibel Deniz: Çantaları içeri al Cengiz bey, şu tarafa lütfen,der ve sahnenin sağ tarafını gösterir.
Şoför Cengiz: Emredersiniz Zeynep Hanım, der ve sahnenin sağ tarafından dışarı çıkar.
Mehmet Güneş: Hoş geldiniz efendim, welcome, welcome der,sırayla misafirleriyle tokalaşır.
James Wiliam: Hoş bulduk, hoş bulduk Mr. Güneş.
Linda Karen: Hoş bulduk, nasılsınız? İyi misiniz? Sizler nasılsınız Mrs. Deniz, Mr. Toprak? How are you? How are you?
Sibel Deniz: Hoş geldiniz, hoş geldiniz. Teşekkürler, çok çok iyiyiz.Sizi gördük daha da iyi olduk.
Zafer Bulut: Hoş geldiniz değerli ortaklarımız, hoş geldiniz, buyrun şöyle oturun, der kendi oturdukları masaya davet eder. Misafirler o masaya oturur.
Zeynep Hanım: Birer tane Türk kahvesine ne dersiniz Mr. Wiliam? Nasıl olur Mrs. Karen?
Linda Karen: İyi olur iyi. Bir yorgunluk kahvesi iyi gider gerçekten.
James Wiliam: Yes, çok iyi olur, bizler orta kahve içeriz. Teşekkürler, teşekkürler. Hepimize yap, hepimize. Kahvelerimizi içerken de antlaşmayı imzalayalım. Hazır mı evraklar, hazır mı protokol Mehmet Bey? Çok heyecanlıyım, çok.
Mehmet Güneş: Hazır olmaz mı Mr. William, tabi ki de hazır. Basını bile çağırdı arkadaşlarım. Bu önemli olayı ölümsüzleştirmemiz lazım. ( Sibel Hanım’a döner.) Sibel Hanım, basın mensuplarını aradınız değil mi?
Sibel Deniz: Evet Patron, buradalar. Dışarıda bizim hazır olmamızı bekliyorlar.
Mehmet Güneş: Çağır, onları da al içeri. Onlara da kahve söyle. Herkes ortak olsun bu mutlu anımıza.


10


Zeynep Toprak zile basar, Serap Hanım’ı çağırır, Serap Hanım kapıyı tıklatır içeri girer: Buyrun, bir isteğiniz mi vardı ? Bir şey mi istemiştiniz? der.
Zeynep Toprak: Kişi sayısınca orta kahve getir. Dışarıdaki basın mensuplarına da söyle içeri gelsinler. Onlara da sor, ne içerlerse getir, biraz acele olursa iyi olur.
Serap Hanım: Emredersiniz, der ve dışarı çıkar. O çıktıktan kısa bir süre sonra Eslem Hanı ve Kameraman içeri girer.
Sibel Deniz: Hoş geldiniz Eslem Hanım, hoş geldiniz, ( Kameramana döner) siz de hoş geldiniz beyefendi.
Eslem Hanım: Hoş bulduk, hoş bulduk, der içeridekilerle tokalaşır. Kameraman “ Hoş bulduk “ der ve çekim yapmaya başlar.
Bu arada biraz önce atılan sloganlar tekrar atılmaya başlar. İçeridekiler telaşlanır. Eylemin etkisi giderek artar. Kapılar zorlanmaya başlanır.

YEŞİL GÖRMEYEN GÖZLER RENK ZEVKİNDEN MAHRUMDUR
ÇEVREYİ HOR GÖREN, GELECEĞİ ZOR GÖRÜR
UÇMUYORSA KUŞLAR, ÖLÜYORSA BALIKLAR, NASIL YAŞAR İNSANLAR ?

Mehmet Güneş: Sakin olun değerli misafirler, sakin olun. Ben birazdan İl Emniyet Müdürünü ararım. Bu kalabalığı beş dakikada dağıtır.Çevik kuvvet gaz bombasını basarsa görürler günlerini. der ve telefonunu çıkarır, İl Emniyet Müdürünü arar.
İl Emniyet Müdürü Telefonu açar: Alo, alooo. Buyrun Mehmet Bey, sesinizi pek alamıyorum.
Mehmet Güneş: Alooo.. Sayın Emniyet Müdürüm, ben Mehmet, Mehmet Güneş. Mehmet Güneş. Sesim geliyor mu sayın müdürüm?
İl Emniyet Müdürü: Şimdi sizi duyabiliyorum ama gürültüden pek anlaşılmıyor. Eylem bölgesindeyim malum.

11



Bu diyalog yaşanırken eylemciler sloganlar atarlar, bağırırlar ve kapıyı zorlamaya başlarlar. 
Mehmet Güneş: Sayın müdürüm eylemciler holdingi bastılar, güvenlik yetersiz kaldı. Birazdan içeri girerler, kurtarın bizi lütfen, kurtarın.
İl Emniyet Müdürü: Sakin olun Mehmet Bey, sakin olun. Ben de holdingin önündeyim, çevrecilerin içindeyim. Korkmayın, çevreciler zarar vermezler, onların amacı seslerini duyurmak. Çevre katliyamını önlemek. Vali Bey de yanımda, “Yeşilin En Güzel Tonu” derneğinin genel başkanı ve onun yardıncısı da yanımda. Birazdan birazdan holdinge gireceğiz.
Mehmet Güneş: Tamam, sayın müdürüm, buyrun gelin, bekliyoruz, der ve İl Valisi, İl Emniyet Müdür, Meltem Yılmaz ve Cenk Bey içeri girerler. Kameraman sürekli çekim yapmaktadır.
İl Valisi: Merhaba, merhaba. Sakin olun. Olayın çok büyüyeceğini tahmin edip, önlem aldık.
İl Emniyet Müdürü: Korkulacak bir şey yok. Her şey bizim kontrolümüz altında.
Mehmet Güneş: Hoş geldiniz Sayın Valim, hoş geldiniz Sayın Müdürüm, Meltem Hanım, Cenk Bey hoş geldiniz, hoş geldiniz, sizi burada görmek ne güzel.
James Wiliam:Hoş geldiniz, hoş geldiniz.Nasılsınız Sayın Valim, Siz nasılsınız Sayın Müdürüm?
Linda Karen: Meltem Hanım nasılsınız? Hoş geldiniz, hoş geldiniz. Cenk Bey siz de hoş geldiniz.
Eslem Hanım elinde mikrofon, sahnenin tam ortasında durur, sol tarafı gösterir: Kameraman, lütfen şuradan çekim yap. Vali Bey’i ve Meltem Hanım’ı iyi al lütfen.
Kameraman: Şuradan mı Eslem Hanım?
Eslem Hanım: Evet, evet tam orası.
Kameraman: Hazır, çekiyorum.
Eslem Hanım mikrofonu İl Valisine tutar: Sayın Valim, bu eylem olumlu sonuçlanabilecek mi?
12





İl Valisi Sakin: Her şey kontrolümüz altında, bunu buradan halkımıza söylemek istiyorum. ( İl Emniyet Müdürüne döner) Eylemciler kontrol altında değil mi müdürüm?
İl Emniyet Müdürü: Evet sayın valim, eylemciler çevreye duyarlı vatandaşlar olarak burada toplanan kişiler. Eylemcilerin temsilcisi olarak Meltem Hanım da burada zaten.
Meltem Yılmaz valinin yanına gelir: Bu holding yetkilileri fabrikalarında çevre kirliliğini önleyici önlemler alacaklarını beyan etmezlerse bu eylemcileri çekmem buradan. Sayın yöneticiler bunu bilsinler.
Eslem Hanım: Eylemin sonlanmayacağını mı söylemek istiyorsunuz Meltem Hanım?
Meltem Hanım: Evet öyle diyorum.
İl Valisi: Hlding yöneticileri bu önlemleri almak zorunda zaten. Aksi taktirde Fabrikaları kapatılır.Gerçi Mehmet Bey’de bu ülkeyi ve insanımızı seven bir kişi, bunu yapacağını biliyorum.
Mehmet Güneş: Sayın Valim biz ülkesini seven insanlarız, bize halkı karşı karşıya getirmek yakışır mı? Siz beni yıllardır tanıyorsunuz. On binlerce insana iş veriyorum ben.
Meltem Yılmaz:İnsanlara iş veriyorsunuz doğru ama, dünyayı yaşanılmaz hale getirme hakkınız yok. Yaşanılacak bir yeryüzü olmadıktan sonra iş sahibi olunsa ne yazar?
İl Valisi kameraya döner: Çekiyor musun kameraman?
Kameraman: Evet Sayın Valim. Çekiyorum.
İl Valisi: Tüm halkım şunu iyi bilsin ki: Bu güzel ülkenin havasını, toprağını, suyunu kimseye kirlettirmeyeceğiz. İş verenlerimiz de bizim aynı şeyleri düşünüyor.
Mehmet Güneş söyleyecek bir söz bulamaz, bir süre gözlerini tavana diker bekler: Doğru dersiniz Sayın Valim, biz ülke sevdalısı insanlarız. Gerekirse bir yıllık kazancımızı harcayıp, gerekli alt yapıyı hazırlamalıyız.
James Wiliam: Yes yes, gerekli bütün önlemleri alacağız. Kabul ederlerse, Yeşilin En Güzel Tonu Derneğine de üye olacağız.


13




Linda Karen: Hantek Holding çalışanlarının hepsi bu güzel çevreci dernekte mücadele vereceğiz. Buna emin olabilirsiniz.
Meltem Yılma Hanım’ın neşesi yerine gelir, mutlu bir ifadeyle: Bizim de istediğimiz bu Mehmet Bey. Sizden bunu daha önce yapmanızı bekliyorduk.
Cenk Bey: Birçok fabrika sahibi daha çok para kazanma hırsından dolayı çevreyi düşünmüyor maalesef.
İl Valisi: Yarın bir protokol imzalayalım.Eylemcileri dağıtalım. Onlarında içi rahat olsun. ( İl Emniyet Müdürüne döner) Sayın müdürüm eylemcilere anons edin dağılsınlar.
İl Emniyet Müdürü: Emredersiniz sayın valim, der ve elindeki megafondan anons eder: Holding yetkilileri ile İl Valisi ve Yeşilin En Güzel Derneği Yöneticileri anlaştı. Çevre kirliliği sonlandırılacak. Herkes gönül rahatlığı ile evlerine gidebilir.( İl Valisine Döner) Pek dağılacak gibi görünmüyorlar Sayın Valim.
Mehmet Güneş: Ancak Meltem Hanım sakinleştirir eylemcileri sayın Valim. Dağılmaz onlar kolay kolay.
Meltem Hanım megafonu İl Emniyet Müdüründen alır: Ben Meltem Yılmaz bu eylem amacına ulaşmıştır.Sayın Valimle birlikte Holding yöneticilerini ikna ettik. Artık çevremiz kirlenmeyecek. Hepinize teşekkür ediyorum. Gönül rahatlığıyle evlerinize gidebilirsiniz. der, müzik başlar. Şarkı bitene kadar oyuncular sahnede oynar. Şarkı bitince perde kapanır. Sonra sunucular çıkar ve oyuncuların tanıtımını yaparlar.

BİTTİİİİİİİİİİİİİİİİ :))                                                                                                              İSMAİL MALATYA
14