Card image cap
Sağlıkta yaşam kalitesi ve eğitim


Hava , su toprak gibi bağlantılı ... Eşkenar üçgenin 60 derecelik köşeleri ve kenarlarının eşitliği kadar birbiriyle ilgili terimler . Birisinde ki aksaklık bir diğerini olumlu veya olumsuz olarak etkileyen faktörler . 
Yaşam kalitesinin yüksekliği durumunda sağlığımız da bir o kadar düzeyli olarak seyretmektedir . Kalite eksildikçe olumsuzluklar da artmaktadır yaşamımızda . Hepsini kucaklayan ve yönlendiren ise mutlaka ve mutlaka , olmazsa olmazı eğitimdir . Eğitim düzeyi yüksek ülke ve insanlarının durumu açık ve nettir . Gerek yaşam standartı gerekse sağlık yönünden daha mutlu insanların gelişmiş ülkelerde olduğu bilinen gerçeklerdir . 
 
Nice hastalıklarla haşır neşir oluruz da ; çoğu kez içimizde hapsedip , dışarıya vuramadığımız rahatsızlıklarımız vardır . Yüzleşemeyiz veya kabullenemeyiz . Bunların başında da ruhsal sorunların dışa vurulamaması gelir . Nezle , grip baş ağrısında doktora rahat gittiğimiz halde , psikolog veya pisikiyatra aynı rahatlıkla gidemeyiz . Belki de iki tahtası eksik denilmesinden veya o kategoriye alınmamızdan çekiniriz . Bu adeta bilinç altımıza yerleşmiş gibidir . Sorunlara sokak edebiyatı , kaldırım söylemleri ile çözüm aramak belki de kolayımıza gelir . 
 
Oysa ; günümüzde 10 kişiden biri antideprasan kullanıyor . Sağlık Bakanlığı verilerine göre ; 2016 verileri olarak 43 milyon 563 bin 596 adet kutu antideprasan ilaç kullanılmıştır . Ruh ve sinir hastalıkları hastanelerinin doluluk oranı % 100 dür . 18 -30 ile 45 - 65 yaş aralığındaki insanlarımız psikolojik sorunlarla daha çok boğuşmaktadır . Klinik başvuruları aynı yıl için % 330 artmıştır . Bu sadece bilinenlerdir . Ya  bilinmeyip , kendi kendine çözüm üretenler veya kendinden bile gizleyenleri de düşünürsek , ciddiyeti bir o kadar daha iyi anlamış oluruz . Pisikolojik bozukluklar daha çok ortadoğu ve Kuzey Afrika ' da görülürken Japonya en mutlu insanların bulunduğu ülkedir . Neden acaba ?
 
Gelişmişlik ve sosya okonomik durum , refah seviyesi arttıkça insanların yaşamları da pozitif olarak etkilenmektedir . Bu sadece ruhsal sorunlar düşünüldüğünde böyle . Peki ya diğer hastalıklarımızda durum farklı mı ?
Hastalanmadan önlem almak gibi bir anlayıştan uzağız . Bir dahileyiciye gittiğimiz rahatlıkla psikoloğa , psikiyatra , hemotolojiye , onkolojiye , jinekoloğa , üroloğa gidebiliyor muyuz ? Taki canımıza tak edene kadar erteler dururuz . Gittiğimizde de çoğu kez iş işten geçmiş oluyor . Röntgen veya mr , tomografi çektirirken ya bir şey çıkarsa , ya kansersem endişesini çoğu insanımız yaşar . 

Hastalıklarda cinsiyet ayrımı düşünülemez . Bayan erkek doktora , veya erkek ise bayan doktora çoğunlukla derdini söylemek istemez . Bazı hastalıkları içinde yaşar hiç gidemez . Bir utanmışlık , bir çekimserlik vardır . Taki elden ayaktan düşünceye kadar sürer bu durum . Genelde de az gelişmiş ülke insanlarında daha sık rastlanılan bir haldir . Çözüm aile içi ve genel eğitimdir . Eğitim yükseldikçe bu endişeler kısmen azalır veya yoktur . 
 
Esas olan ; hastalıklarımızla yüzleşebilmek ve kabullenmektir . Ki baş edip daha üzücü durumlarla karşılaşmayalım . Bunları tetikleyen baş etken ise ; içinde bulunduğumuz yaşam koşullarıdır . Elverişsiz koşullarda sürdürülen bir hayat her olumsuzluğa davetiyedir . 

Üstesinden gelmenin en kolay yolu da sevmek ve sevilmektir . Önce kendimizden başlayarak sevmek . Yaşamı da öyle programlayıp , tüm sorunların üstesinden gelmek için gayret göstermek . Unutmamak gerekir ki '' Olmaya devlet cihanda , bir nefes sıhhat gibi '' Bir nefes sonrasının bilinmediği yaşamımızda , gün bir gündür ve o da bu gündür. Anı mutlu yaşamak , geleceğe mutlu ulaşmak ve yaşamak hedef olmalıdır .
Mutlu , sağlıklı yaşam dileklerimle . 



Refik
15 . 12 . 2017
İstanbul