
Horon güzellemesi̇
I.
Kaynatır kanımızı, hor görmeyin
horonu
Karadeniz uşağı üç öğün oynar onu
Horon yaşam tarzımız, enerji verir
bize
Oturur Akçaabat, ayağa kalkar Rize
Horon bize panzehir, uzar gider
halkası
Serinletir ruhumu Karadeniz
dalgası
Durmanın ne kârı var, çal bir
horon havası
Günde üç öğün yeriz taze hamsi
tavası
Kemençe çaldığında Karadeniz
yanıyor
Akçaabat horonu bütün dünya
tanıyor
Oyna sevdiğim oyna, omuzların
sallansın
Göbek elması gibi yanakların
allansın
Isıtır içimizi Akçaabat horonu
Horon bizim sevdamız yoktur bu
aşkın sonu
Bayıltır kemençeyi Sürmene
sallaması
Trabzon’da oynanır horonların en
hası
Horona gel horona, kemiklerin
oynasın
Konuşsun kemençeler, Karadeniz
kaynasın
Sevdamın nişanıdır yüreğimdeki
yara
Kalmaz hiçbir şeyciğin oynayınca
sıksara
II.
Hırçındır dalgaların hey gidi
Karadeniz!...
Acıkan ruhumuzu horonla besleriz
biz
Otur seyret horonu, bayram etsin
gözlerin
Kendini ele verir nağmelerin,
sözlerin
Oynadıkça sallanır belinde
tabancası
Hiç horonsuz olur mu asker uğurlaması?
Güzel ülkem Türkiye’m, Erzurum’da
barın var!...
Akçaabat’ta horon, nice halk
dansların var
Fındık bahçelerinde horon oynar
uşaklar
Bordo mavi renktedir belindeki
kuşaklar
Gençliğin iksiridir, horon tenin
isyanı
Dik oynar delikanlı, oynarken
kaynar kanı
Horon teper Trabzon, efeler oynar
zeybek
Coşarım kemençeyle gönlüm sanki
kelebek
Sevgi biçmek isteyen, gönle
muhabbet eker
Misket oynar Ankara, Doğu’muz
halay çeker
Ayrı gayrımız yoktur, aynı sudan
içmişiz
Horon halkalarında kendimizden
geçmişiz
Halayla zeybeğimiz, horonla
barımız bir
Acılarımız ortak, yoğumuz varımız
bir
III.
Kemençe çaldığında kızlar girer
kol kola
Erkekler horon oynar, ayağında
çapula
Ruhum bendini yıkar, horonla
taşarım ben
Halkaya girdiğimde her derdi
aşarım ben
Gönlümün sahrasında horon âb-ı
hayattır
Ondan uzak bir yaşam nerden baksan
bayattır
Mısır tarlalarında boy verince
başaklar
Sığmaz yüreğe sevinç, horon oynar
uşaklar
Şenliklerin baş tacı, derneklerin
neşesi
Horona ayrılmıştır yüreğin her
köşesi
Haçan bir kız kaçacak, durmadan
horon oynar
Yüreği pır pır eder, gönlü
sevdadan kaynar
Erkekler kamasını sallar durur
belinde
Kızların eli terler, sevdiğinin
elinde
Aynı meydanda oynar nineyle dede,
torun
Canınız sıkıldıysa horon halkası
kurun
Oy Trabzon Trabzon hasret içimi
yakar!...
Gönül penceresinden bir çift göz
sana bakar
Akçaabat’ım sensin haysiyetim,
gururum
Gece düşümde bile horon oynar
dururum
IV.
Horon temel ihtiyaç, su gibi, hava
gibi!
Kemençenin telidir gönlümün altın
ipi
Çayeli’nden öteye gidelim yali
yali…
Çal bir horon havası Bahattin
Çamurali
Dertliyim, efkârlıyım; yaralarımı
deşme
Horondan uzak yaşam, sanki kuru
bir çeşme
Asi ruhumuz benzer dalgalı bir
denize
Bir kez girsek horona heyecan
verir bize
Ey horon tepen uşak, sen halkada
çiçeksin!...
Gönlümüzün baharı; sen
emsalsizsin, teksin
Görsem horon halkası içim titrer
derinden
Kemençenin nağmesi kımıldatır
yerinden
Horon halkalarında gayrı birleşsin
eller
Barış türkülerini terennüm etsin
diller
Doymadan gideceğiz karayemiş
tadına
Trabzon dendiğinde horon düşer
yâdına
Belinde peştamalı, başında
kukuleta
Alnımdan akan terler horona olsun
feda
Hayatımın öznesi, bence elzem bir
konu
Sözle ifade etmek kabil değil
horonu…
M.
NİHAT MALKOÇ
Bir işin erbabı olunca
Sanat farklı bir güzel oluyor
Emeğine yüreğine sağlık Nihat hocam tebrikler