Card image cap
Gülü seven dikenine katlanır

Bu konuda bir efsane vardır. Efsaneye göre, bülbül, çiçeklerin kraliçesi ve en güzeli olan güle âşıktır. Gül daha önceleri hem solgun hem de beyaz renklidir.

 

Gonca her zaman seher vakti açılır. Bülbül bütün gece boyunca hep bu anı bekler. Gonca açılacak ve bülbül de doya doya seyredecektir. Ama bülbül bu anı beklerken hep uykuya dalar ve goncanın açılışını bir türlü seyretmeyi başaramaz. Bülbül her seferinde bu fırsatı ne yazık ki kaçırır. Sonunda gül mevsimi geçer ve bu yüzden bülbül de bir daha ötemez olur.

 

Aradan zaman geçer. Sonra gül mevsimi tekrar gelir ve bülbül yeniden ötmeye başlar. Gülün açılmasını muhabbetine karşılık vermesini bekler. Bülbül öter durur, ancak gül devamlı naz eder.

 

Bir gün bülbül yine hasretle gülün dalına konar. Bu esnada daldaki dikeni fark edemez ve diken maalesef bülbülün göğsüne batar. Bülbülün zarif bedeninden al kanlar sızar ve damla damla gülün toprağına dökülür.

 

O esnada yağmur yağmaya başlar. Gülün toprağına akan kanlar yağmur suyuyla beraber gülfidanına geçer. Ondan sonra hayrete düşülecek bir şey olur. Beyaz gül artık kıpkırmızı açmaya başlamıştır.

 

Bu yüzden ne demişler? Gülü seven dikenine katlanır. Gülün kırmızısı bülbülün kanından gelir. Bazıları da ‘vefakâr bülbülün ölümüne sebep olan gül, utancından kızarır’ dese de bu şıkkı hiç hoş bulmadım.

 

Bizler de sevdiklerimizin bazı kusurlarını görmezden gelmeliyiz. İnsanı bir bütün olarak değerlendirmeliyiz. Ne de olsa her insan da bir noksanlık olması insan olmanın bir gereğidir.

 

Kalın sağlıcakla.

 

Seğmenoğlu (Dr.Osman Akçay)