Hain, fesat ve eli kanlı.. bir,  “GİZLİ GÜÇ!..”  vardır. İslâm’ın; özellikle de  İslâm’ın kılıcı, Türk milletinin bekâsının üstünde. Hiçbir zaman açıkça görünmüyor. Her yerde ve her şeyde…  Sanki; eşyanın içine sızmış, atomlarına sonradan ilave edilmiş, kararlı ve dengeli bir elektron gibi!..

        Her menfi, musibet ve zelil.. her kötü iş de, olay da ve fiilde..  “O, GİZLİ GÜÇ” daima ve hep baş rolde oynar. Doğumla başlayan ve ölümle sona eren.. her finalde!.. Bütün Müslüman’ların hayatını, adeta kuşatmış.. perde,  perde; ilk öğrendiğimiz kelimelerle ile, bize musallat olur ve bizi  adeta, kendi bildiği kendisine özel bir  ninni ile büyütür.. gençlikte, oyalar.. yaşlılıkta, süründürür.. ölürken de, zillete büründürür… Ve de, Ahiret’imizi dahi, öldürür...

       Eğer gerçeği teslim etmek gerekirse, kendi açısından vazifesini bilhakkın  yerine  getirmenin “ neş’esi ve gururuyla..”  bizler, tabut içinde son durağımıza  giderken..  o, adeta, arkamızdan bize; güle güle değil, “GULU-GULU!..” diyerek “EL SALLAR...”                                                           

    Bu  GİZLİ  GÜC’ün hiç, boş vakti yoktur ve hemen gider, yeni doğmuş başka bir bebeğe musallat olur. Hem de, daha öncekilerden kalan birikmiş tecrübeyle, o; yeni doğmuş bebeği, kendisinin bildiği usullerle ve  metodlarla,  daha  öncekilerde olduğu gibi, eğitmeye ve öğretmeğe, “YANİ; EĞİP, BÜKMEYE,  GİZLİ GÜCÜNÜ!..”  göstermeye başlar. 

     Doğulu ve en çok da  Müslüman toplumların çocukları, işte böyle eğitilirler.. “görülmeyen bu negatif gizli güç; bu gizli  el, bu gizli göz  veya bu  gizli mürebbiye..” tarafından!..

     Sonuçta ise,  fatura; hep, “Müslüman’ların;  dinine, imanına ve şark kurnazlığı zihniyetine” çıkar. Sloganlaşır  ve döner, dolaşır.. bir yaşam tarzı oluşturur...

    Bu gizli güç; bazan  gizli bir “EL” bazan,  gizli bir “SES” veya  bazan da,  gizli bir “EĞİTMEN ve ÖĞRETMEN” olur  da, yakamızı hiçbir şekilde bırakmaz.  Aslında, gerçeğin öyle olmadığını çok iyi bildiği halde; yine de, yeri ve zamanı geldiğinde de, taşı gediğine koyar  ve de sıralamağa başlar... “İSLÂM, İRTİCACI ve  GERİCİ BİR DİN’dir!.” diye.  “İSLÂM, İNSANI GERİ BIRAKIR!.. VAR MI, GELİŞMİŞ BİR İSLÂM ÜLKESİ!..” diyerek, kükrer, böbürlenir ve bir de her zaman,  yağ gibi, suyun üstüne çıkar…

    Sonuçta ise; bu illete, bu maraza..  tutulanların, artık; yalancı dostu,  fakat  artık “hakiki pusulası” olmuştur.  Ara sıra da, bu yalancı dostluğunun  doğruluğunu; hem denemek, hem perçinleştirmek için.. müstehzice sorar. “BANA, MODERN  VE ÇAĞDAŞ BİR  İSLÂM  ÜLKESİ  GÖSTEREBİLİR MİSİNİZ?..” Bunun olmadığının cevabını aldıkça da, artık; gayesini  ulaşmış ve vazifesini tam olarak başarmanın keyfini ve zevkini yaşar. 

  Ben; bu gizli elin, bu sinsi yılanın  veya bu artık başedilemez hale gelen büyük gücün.. “BÜYÜK  OYUNU”nun  bazı kotların bir kısmını çözerek şiirleştirdim.

    Ya! Siz, bu konuda ne der ve ne düşünürsünüz? Benim yapmış olduğum tesbitlerim, size göre de; doğru mudur? Siz de, aşağıdaki bu tesbitlerime katılır mısınız?..”   Meselâ, aşağıdaki sloganları siz de hiç duydunuz mu? Siz de bu sloganlara aşina mısınız?!!

 Eğer farkında iseniz, üstümüze çöken bu vurdumduymazlık ve kasâvet’ten; lütfen birbirimizi, çevrenizi ve beni de, biraz uyandırır mısınız?..

 

G  İ  Z  L  İ    B  İ  R    G  Ü  Ç !!!

 

ŞİİR NO: 02                               18-03-2010

 

Sen, sen ol da!  Sakın, “İCAT ÇIKARMA,”

Bırak, be!.. “Uyuyanı, UYANDIRMA..”

Altından, rüzgar geçen bir MAL ile,

Belki ölür!.. “Alıp, satıp.. UĞRAŞMA...”

 

Elinle; “suya, sabuna DOKUNMA,”

Alim değilsen,  “boşuna OKUMA;”

Kışın, yel’de.. Yaz’ın, Güneş’te DURMA,

Sonu ölüm!..  “Çalışıp.. ÇABALAMA...”

 

Üzülüp, kızarak.. “kendini YORMA,”

Malını, mülkünü..  “sakın, DUYURMA;”

Düşeni, kaldırıp.. “elinden TUTMA,”

Sen. Sen ol, da; “düşküne, EL UZATMA...”

 

Zaman çok çabuk biter. “Çal, ÇAL.. OYNA,”

Kısa ömrünü; “neş’esiz  BIRAKMA;”

“Nefsin; sen’den, hep hesap sorar!.. YOKSA;”

“Cennet’i gören, tek bir kişi  OLSA!..”

 

“Görmediğin  “Rabb’e” pek, “İNANMA,”

Seni sevmeyeni, “yanına  SOKMA;”

İbadet; “KALP TEMİZLİĞİ,  UNUTMA,”

“DİN AFYON”dur, inanıp..  OYALANMA!..

 18-03-2010     SAAT: 04:40      Konak-İZMİR.