Card image cap
Can kiriklari

Bir cam kırıldığında hemen bir telaş sarar bizi. 

Aman ayağımıza batar, elimizi keser, incitir bizi diye. 

Gırgır, olmadı elektrik süpürgesi, aman son gücüyle çeksin. 

Neden ? 

Bizi incitmesin diye. 

İyi de cam kırıklarına gösterdiğimiz bu itinayı 

kırılan canlar için de gösterebiliyor muyuz acaba ?


Kırılan canlar, hele hele kırdığımız, incittiğimiz, üzdüğümüz canlar… 

Geçen ömür dilimimizde ne kadar can kırmışız değil mi dönüp baktığımızda. 

Kırdığımız canların bir çoğu da geçip gitmiş bu dünyadan. 

Keşkelerimiz bir fayda vermiyor artık. 

Bu göçüp gidenlerin çoğu da anne ve babalarımız. 

Keşke şimdi yanımızda olsalardı dediğimiz, 

lakin yanımızdakilerin kıymetini bilmediğimiz anne ve babalarımız.


Bir de toplum olarak kırdığımız canlarımız var bizim. 

Onlar belki de her gün görüp geçtiğimiz, 

hiç kâle almadığımız, mahallemizin, sokağımızın, 

arasamızın sakinleri canlarımız. 

Bazen dozunu kaçırıp dalga geçtiğimiz, belki de alay ettiğimiz, 

aklımız sıra eğlendiğimizi sandığımız canlarımız. 

İçinizde öyle garipler vardır ki 

Allah (cc) sırf onların hatırı için gökten rahmet indirir,

yerden rızıklar çıkarır” ilahi hitabını sanki hiç duymamış gibi. 

İlla da istediğinde verdiğimiz bir dal sigarayı 

burnundan getirmemiz mi lazım bu canların ?


Geçici bir hayat olan bu dünyada, canları kırmadan, 

üzmeden de yaşayamazmıyız ? 

Biraz daha hoşgörülü, alçakgönüllü olamaz mıyız ? 

Kişileri bir çok kategoriye ayıracağımıza, şuralı, buralı, 

zengin, fakir gibi sınıflara ayırmadan, sırf

“Yaradan dan ötürü” sevemez miyiz ? 

Tâbi ki sevebiliriz; ancak;


Öncelikle babadan, dededen kalma gayrimenkullerin 

değer kazanmasıyla bir anda, hiç beklemediğimiz anda geliveren, 

“sonradan görme” zenginliğimizden sıyrılıp, 

“ne idim” sorusunu kendimize gerçekten sorarak. 

Nereden geldiğini unutarak,

geldiğimiz yerin insanlarına tepeden bakmayı bırakıp, 

aslımızı sık sık hatırlayarak. 

Aslını, neslini inkâr edenin ne olduğunu 

hafızamızdan hiç çıkarmadan,hatta hafızamıza kazıyarak. 

Baba parasıyla hava atmak yerine, kendi emeğimiz, 

alın terimizle kazandıklarımızla belki övünerek…


Örnekleri çoğaltmak pek çok da, 

zülfü yâre dokunmak da var işin içinde. 

Özet olarak son sözümüz; 

canları kırmayalım, üzmeyelim. 

Ola ki mazluma, garibe zulüm ederiz de zalimlerden oluruz. 

Ve mazlumla Allah (cc) arasındaki perdeler kalkıverir de

kırılan can biz oluveririz. 

Onun için de kırmayalım ki kırılmayalım, üzmeyelim

ki, üzülmeyelim. 

Hakkını haklıya teslim edelim. 

Hoşça kalın.