Hoşgörü, tahammül; esamisi yok
Biz
ne zaman, nasıl bu hâle geldik?
Dil
dillikten çıkmış, zehirli bir ok
Biz
ne zaman, nasıl bu hâle geldik?
Yetimi
kayıran, gözeten yoktur
Hayır
hasenattan söz eden yoktur
Nebi'nin
izini iz eden yoktur
Biz
ne zaman, nasıl bu hâle geldik?
Uçuk
kaçık şeyler olmuşken makul...
Ahmak
olmak moda, gel sen de takıl!
Tutuşmuş
idrâkler, yanıyor akıl
Biz
ne zaman, nasıl bu hâle geldik?
Fırsatını
kollar, bekler pusuda
İmkân
olsa boğar bir kaşık suda
Üstüne
çullanır etsen bir hata
Biz
ne zaman, nasıl bu hâle geldik?
Bir
gram merhamet yoktur kütükte
Öfke
tavan yapmış, parmak tetikte
Anlayış
arama zalim hödükte
Biz
ne zaman, nasıl bu hâle geldik?
Yürek
pas tutmuştur, kalpten kir akar
Kibir
abidesi, yüksekten bakar
Akşamdan
kalmadır, leş gibi kokar
Biz
ne zaman, nasıl bu hâle geldik?
Her
kabalık onda, eblehçe tarzı
Sorsan
kendisine, yönetir arzı
Sünnetleri
kılar, kaçırır farzı
Biz
ne zaman, nasıl bu hâle geldik?
Hem
göz boyamacı hem de riyakâr
İffet
düşmanında ne gezer vakar
Yanına
kalır mı ettikleri(n) kâr?
Biz
ne zaman, nasıl bu hâle geldik?
Hezeyan
bir değil, tutmuş her yeri
Dünya
ilerlerken o gider geri
Akıllar
sonbahar, hisler zemheri
Biz
ne zaman, nasıl bu hâle geldik?
Akıl
ölü balık, vurmuş karaya
Olan
olmayana vermiş kiraya
Vicdansızlar
merhem olmaz yaraya
Biz
ne zaman, nasıl bu hâle geldik?
Gübre
bile değil, meyveyim sanır
Bir
tek kendisini Müslüman tanır
Bulmak
müşkül onda bir parça onur
Biz
ne zaman, nasıl bu hâle geldik?
Bir
ömür yer durur, bir kere doymaz
Kanun
koyar amma kanuna uymaz
Hakk'ın
cennetine kimseyi koymaz
Biz
ne zaman, nasıl bu hâle geldik?
Yalnız
kendisine yontar keseri
Gönlü
tımarhane, aklı serseri
Vicdanen
müflistir, yoktur eseri
Biz
ne zaman, nasıl bu hâle geldik?
Ayaklar
baş olmuş, başlarsa ayak
Kinayeyi
gerçek sanır avanak
Hadi
buyur hadi, gel de burdan yak!
Biz
ne zaman, nasıl bu hâle geldik?
Elinden,
dilinden emin değilsin
Güvenilir,
sağlam zemin değilsin
İtibarlı
bir söz, yemin değilsin
Biz
ne zaman, nasıl bu hâle geldik?
Cennet
pazarlarsın, tapucu musun?
Cehennemde
bekçi, kapıcı mısın?
Söyle,
yıkıcı mı; yapıcı mısın?
Biz
ne zaman, nasıl bu hâle geldik?
Öfke
bumerangdır, can yaktığında
Damarlara
dönmez, kan aktığında
Bil
ki her şey kokmuş, tuz koktuğunda
Biz
ne zaman, nasıl bu hâle geldik?
Bu
nasıl bir devir, devran değişti
Yollar
aynı yoldur, kervan değişti
Dünya
başkalaştı, evren değişti
Biz
ne zaman, nasıl bu hâle geldik?
Vazife
çıkarmak gerek durumdan
Ocak
tütmez oldu kara kurumdan
Tez
elden dönmeli bu uçurumdan
Biz
ne zaman, nasıl bu hâle geldik?
M. NİHAT MALKOÇ