BİLİNDİK HİKAYE


   Hayatımızda, karşı karşıya kaldığımız bazı kavramlar vardır.İnsanlık ne kadar gelişirse gelişsin, medeniyetin çıtası ne kadar yükselirse yükselsin bu konuların içinden çıkılamaz.Mesela "Aşk" gibi "Yaşam" gibi.Bu kavramları ne kadar açarsak açalım, "Matruşka" gibi içinden yeni yeni olgular çıkar.Bu kavramlarla ilgili herkesin bir söyleyeceği olmasına rağmen, bu kavramların belli bir kalıbı ve tanımı yoktur.Bulunduğu mekana, bulunduğu zamana göre değişir.

   Bu kavramlardan biride "Sanat"tır.Bu konuda kimler ne söylemiş diye bir göz attım.İbn-i Sina'ya göre "Bilim ve sanat, takdir edilmediği yerden göç eder".Lev Tolsto'ya göre "Sanat; düşünebilen, gerçeği görebilen,toplumu anlayabilen insanların işidir"M.K. Atatürk'e göre "Yüksek uygarlığın merdivenidir sanat".Paplo picasso'ya göre "Sanat, bize hakikatı bildiren bir yalandır".Voltaire'ye göre "Tüm sanatlar kardeştir, hepsi de ötekilerin ışığı altında ilerler".Aslında sanat, aşk gibi kainatı kuşatan kavramlardan biridir.Yaptığımız işleri  sanat ışığında, farklı yaptığımız zaman bir anlam kazanıyor.Dünya'da her şeyin bir zaafının olduğu gibi sanatın da zaafları var.İnsanoğlu, zaman zaman sanatı da menfaati için kullanabiliyor.Ne yazık ki günümüzde sanat emperyalizmin elinde bir silaha dönüşmüş durumda.Tasarımından giyimine, senaryosundan filmine, müziğinden sanatkarına kadar bazı baronların kucağına oturmuş durumda.Geçmişte kovboy filmlerine bakarsanız bunu gayet net görürsünüz.Ben, doksanlı yıllara kadar sanattan umudunu kesmiş birisiydim.Ülkemizde, sanat adına bazı şahsiyetler sivriltilir ve yapımcılar bunları sömürürdü.Eğer gençlikte bir zenginin kucağına atlayabilirsen paçayı kurtarıyorsun, yoksa ya parklarda yada sokaklarda ölmek zorundasın.Yazılan senaryolar, çekilen filmler birbirinin fotokopisiydi.Kimse bunları hatırlamazdı.Sadece erkekler Türkan Şoray'ın can alıcı bakışlarını, kadınlar ise Kadir İnanır'ın şevron bıyıklarını hatırlardı.Tam bu esnada bir film seyrettim.Senaryosunu "Tunç Başaran, Ümit Ünal ve Kemal Demirel"in yazdığı ve başrolünü Rutkay Aziz'in oynadığı "Piano Piano Bacaksız" filmi idi.Bu film benim sanata bakış açımı değiştirdi.Türk'lerden de Dünya çapında bir eser çıkabileceğini o filmle anladım.Emeği geçenlerden Allah razı olsun.Niyeti halis bir sahtekarın bile ürettiği fikirlerle bir toplumu nasıl kurtarabileceğini ve yoksullukların da güzel taraflarının olduğunu o filmle öğrendim.

   Biz insanlar her ne kadar sorunsuz bir yaşam arzu etsek bile, hayatın akışı önümüze yeni sorunlar koyacak.Her yeni gelişim yeni sorunlar doğuracak.Her çağ kendine münhasır sıkıntılarla birlikte gelecek.Bize düşen, şartlar ne olursa olsun, sıkıntıların boyutu ne olursa olsun, bu sıkıntıları olgunlukla karşılayıp sanat ışığında yeni çareler bulmaktır.Dertsiz hiç bir günümüz olmayacağına göre bu dertli günlerimizi sanatın güzellikleriyle süslemekten başka çaremiz yok.Sanatın paraya gebe kalmadığı, sanatçının parklarda ölmediği, çöpçülerin bile işini sanat ışığında yaptığı bir dünya da buluşmak dileğiyle...

                                  Hoşça kalın sanatla kalın efendim