https://youtu.be/uiwad17Y65I
Card image cap
Başlangıçtan sona

Doğumla başlar , mücadele ile devam eder . Ve son nefesi verene dek bir maratondur yaşam denilen süreç . Işığı ilk gördüğümüzde ağlayarak merhaba deriz hayata . Ebe hanımın popoya vurduğu tokatla . Bu ilk tokattır bedenimize vurulan . Ama yaşama tutunmak için gereklidir denilir . Artık geride kalsa da göbek kesildikten sonra ilk cendereye sokulmamızdır kundak . Geleceğin ilk sıkıntısının emaresi gibidir . En sevildiğimiz çağlardır . Karşılıksız , beklentisiz , koşulsuz sevenimiz çoktur . Büyüdükçe bu sevgi yerini başka şeylere terk eder . Düşe kalka öğrenilir adım atarak yürümek . O ana kadar herşeyi babamızın bildiğini varsayar , dediklerinden asla dışarı çıkılmaz .


Okul çağı başladığında artık herşeyi baba değil de öğretmenlerimizin bildiği düşünülür . Eti senin kemiği benim diyerek teslim edildiğimizde doğru yanlış itaatimiz sağlanılır . Sorgulamadan sadece boyun eğmek . Ve hayata da öyle hazırlanırız . Eğitim öğretim diyerek başlanılır hayat mücadelesine ... Korku toplumunun korkak yetiştirilenleri ... Böyle gelmiş böyle gider . Çünkü o eğitenler de böyle yetişmişlerdir . Yaşadıklarını uygulayacaklardır . Kişiliğimiz daha o zamanlar da bir kalıba sokulmaya çalışılmaktadır .


Belli bir öğretim son bulduğunda kızlarımız evde çeyiz hazırlıklarına başlarken erkeklerimiz vatan borcu , peygamber ocağı denilerek askerliğe hazırlanırlar . Ne varki orada da koşulsuz itaat beklenir . Uymayanların akıbeti ise bellidir . Bazen soğan patates soyanlar şanslıdır . Kimisi de vatan nöbetinde vatan için belli bir düşman ülkenin kurşunlarına değil , törerist kurşunlarıyla can verir . Yuvalarına sağ salim dönenler ise şanslı olup , hayatın onlara ne sürprizler hazırlayacağından bi haber yeni bir mücadeleye , ekmek kavgasına başlanılır . Adeta yorgun bir savaşçı olunur .

Artık herşeyi babamızın , öğretmenlerimizin değil ,bizim bildiklerimize inandığımız bir dönem başlamıştır . 

Evlenilir . çoluk çocuğa karışılır . Artık hayatın anlamı daha bir başkadır . Torunlar da mevcuttur . Geriye baktığımızda ne de çabuk geçmiş denilir bunca yıllar . Daha dündü sanki yaşam hep ağlamaklı ... Yaşamın tokadı üzerimizden inmemiş gibi ... Daima yanaklarımızda veya omuzlarımızda ... Ağlayanımız çok , gülenimiz azdır nedense . Hayat işte . Kime neyi nasıl sunacağı meçhul . Bilinmiyor kimi neyin beklediği . Hep birşeylerden çekinerek , belki de korkarak devam edilir yaşama . Bir zamanlar aklımıza gelmeyen ölüm düşer aklımıza ... Tabutumuzun tahtasının acaba hangi ağaçta olduğunu düşünmeye başladığımız günlerdir artık . Sanki ölüm , hayata veda sadece hasta ve yaşlılara özgü bir durum gibi ... Artık ruhumuzu ve bedenimizi sarar bu korku . Ne çare ki kurtuluş yok . Göçeceğiz başka bir aleme . İstemesek te çıplak gelip çıplak gideceğimiz o yere giderken arkamızda hoş bir seda bırakabilmişsek ne ala . Hayırla hatırlanabiliyorsak ne mutlu . Sahi bunca mücadele ne içinmiş ...Tek yarimiz kara toprak olduktan sonra ...

Refik
11 . 04 . 2020 
İstanbul