Card image cap
Arab i̇haneti̇ yaftasi

Arap ihaneti yaftası: 
Şerif Hüseyin ve hain ailesi
Arap coğrafyasını Osmanlı'dan koparan 
Şerif Hüseyin sürgünde öldü. 
Bir oğlu ameliyat masasında kaldı,
biri otomobil kazasında öldü, 
bir diğeri paramparça edildi. 
Kurşunlanan da oldu deliren de...

Enes Taha ERSEN / enes.ersen@ensonhaber.com
Birini Dünya Savaşı Anadolu coğrafyasının gördüğü en vahşi, 
en kirli saldırılardan biri olup en büyük mücadele 
ve vatan müdafaalarının da başında gelmektedir. 
Bu saldırıların oluşum temelinde itilaf devletlerinin savaşçı ve 
yayılımcı politikaları yatarken, 
savaşın kaybedilmesine sebep olan en temel gerekçe de 
Osmanlı'ya ait tebaanın vatanına, 
devletine ihanet etmesi olarak gösterilir.

Bu ihanetlerin başında da Araplar gelir. 
Hemen herkes Medine ve Mekke müdafaalarını örnek göstererek 
o bölgede yaşanan Arap ayaklanmasını hatırlatır. 
Ancak hatırlanmayan, göz ardı edilen ve 
unutulan bir gerçek bugün yıllardır 
halen yanı başımızda duruyor. 
Ya tüm Araplar bizi aldatmadıysa ?

YILANIN BAŞI: ŞERİF HÜSEYİN
Osmanlı'nın Arap topraklarında yaşadığı sıkıntıların 
en temelinde Şerif Hüseyin yatmakta. 
Bilindiği üzere ittihatçıların 
Abdülhamid Han'ı devirmesinden 
hemen sonra göz hapsinde tutulduğu 
İstanbul'dan Mekke'ye gönderilen Şerif Hüseyin, 
burada İngiliz kaynaklı 
bazı ayaklanma faaliyetlerinde bulunmuş 
ve bölgeyi kısa sürede alt üst etmişti.

Birinci Dünya Savaşı'na giren zor durumdaki 
Osmanlı'yı içten çökertmek isteyen İngilizler, 
Lawrance üzerinden planlar kurgulattırmış ve 
Hz. Muhammed'in soyundan gelen 
Hüseyin hep istediği "büyük Arap isyanı" hayalini 
Lawrance'nin sağladığı finansman ile 
gerçekleştirmişti.

"TÜRKLER DİNDEN ÇIKTI" DİYE BİLDİRİ YAYINLADI
Arap İsyanı hayali için harekete geçen Şerif Hüseyin, 
yoldaşı Lawrance'dan aldığı altınlar ile 
bölgede ayaklanmaya teşvik hareketi başlattı. 
1916 yılında kendini Hicaz ralı ilan eden Hüseyin, 
sonrasında ‘‘isyan’’ ve ‘‘cihad’’ bildirisi yayınlayarak ‘‘
...Türkler dinden çıktılar. ...
Araplar'ın Türkler’e karşı cihadı farzdır...’’ diyordu.
Yani Hüseyin, haçlıların İslam'a açtığı savaşta 
Müslümanları,Müslümana vurdurmak için harekete geçti.

Yine Lawrance'in siyasi yardımları ile 
Hüseyin ailesi Arap coğrafyasına adeta emir/kral edildi. 
Oğulları çocukları Ürdün, 
Filistin ve Irak'a kral tayin edilerek 
bölgede İngiliz kolonilerinin temelleri atıldı.

OSMANLI'NIN ÇÖKÜŞÜ VE BÜYÜK PİŞMANLIK
I. Dünya Savaşı'nın ardından çöküş yaşayan Osmanlı Devleti, 
savaştan sonra Arap coğrafyasındaki gücünü kaybetti. 
Bu duruma da en büyük etken Şerif Hüseyin ve 
onun ailesi sebep oldu. 
Her ne kadar kendileri amaçlarına ulaşarak 
halifeliği dahi ilan ettilerse de ilerleyen zamanlar 
onlara beklediklerinden daha da acımasız davrandı,  
tabiri caizse ilahi adalet tecelli etti.

ŞERİF HÜSEYİN SÜRGÜNDE ÖLDÜ
Tahtını 1924 yılında 
Suudi Arabistan'ın şimdiki hakimi olan 
Suud ailesine devretmek durumunda kalan 
Hüseyin'in hayatı sürgün içinde geçti. 
Kıbrıs'a kaçıp sonrasında Amman'a sığınan 
Şerif Hüseyin burada 1931 yılında öldü.

"OSMANLI'YA KILIÇ ÇEKMEMELİYDİM"
Gazeteci Murat Bardakçı'nın 1999 yılında 
kaleme aldığı bir köşe yazısına Hüseyin'in akıbeti 
ve büyük korkusu şu sözlerle ifade edildi:
"Kendisi için rivayet edilen bir kıssada 
ölüm döşeğinde sayıklarken ‘
‘Osmanlı'ya kılıç çekmemeliydim’’ dediği ve 
lânete uğrama endişesi içerisinde olduğu belirtilirken, 
bu pişmanlık ve endişe dolu cümleler 
yıllar sonra haklılık payını ortaya çıkardı.

ÇOCUKLARI VE TORUNLARI YATAKLARINDA ÖLEMEDİ
Kendisinden sonra tahta geçen çocuklarıyla 
torunlarının hiçbiri yataklarında can veremedi..."
FAYSAL BASİT BİR AMELİYATTA ÖLDÜ
Daha öncesinde Hüseyin'in yaşamı sırasında 
yine Lawrance ve İngilizlerin desteği ile 
Suriye Kralı yapılan Faysal, Irak'ta da krallık yapmış, 
1933 yılında İsviçre'de girdiği 
basit bir cerrahi müdahale sırasında hayatını kaybetmişti.
Yerine geçen oğlu Gazi'nin hükümdarlığı 
altı sene devam etti 
ve o da 1939'da bir otomobil kazasında can verdi.

İKİNCİ FAYSAL PARÇALARA AYRILDI
Gazi'nin oğlu İkinci Faysal ise, 
1958'deki darbede ailesiyle beraber parça parça edildi.

BİR OĞLU KUDÜS'TE KURŞUNLANDI, 
ONUN OĞLU DA DELİRDİ
İngilizler'in Şerif Hüseyin'in çocuklarına 
peşkeş çektiği Arap toprakları da yine o kavime yâr olmadı. 
Hüseyin'in 1921'de Ürdün Kralı ilan edilen oğlu 
51 yılında Kudüs'te kurşunlanırken, 
onun da oğlu olan Talâl akıl hastalığı geçirerek delirdi ve 
tahttan indirilerek yerine Hüseyin getirildi. 
Meczup kral İstanbul'a yollanırken, 
Ortaköy Şifa Yurdu'na kapatıldı ve 
1972'deki ölümüne kadar tam 19 sene orada yaşadı.

ARAPLAR MI, HAİN HÜSEYİN AİLESİ Mİ ?
Gelelim günümüze. 
Günümüzde halen bu olaylar nedeniyle 
"Araplar Osmanlı'ya ihanet etti" 
sözleriyle yaftalanırken, 
Arapların tamamı sanki bu ihanetin 
bir parçasıymış gibi davranılıyor. 
Ancak burada durum 
tam da gözümüzün önünde duruyor. 
Arapların tamamının hain olmadığını, 
Şerif Hüseyin'in yalnızca bir kaç kavimi kandırarak 
isyana teşvik ettiğini,
Çanakkale'de bulunan şehit mezarlarına bakarak 
görmek ve anlayabilmek mümkün.

Orada vatan müdafaası için Yemen'den, Irak'tan, 
Ürdün'den ve bunun gibi birçok 
Arap diyarlarından gelen Osmanlı askeri vatan, 
din ve namus uğruna ittifak devletlerine karşı 
mcüadele vermiş, kahramanca can vermiştir. 
Özellikle Medine ve Mekke müdafaalarıyla birlikte 
İngilizlere karşı alınan şanlı Kut-ül Amare zaferinde de 
bizlerle birlikte olan ve Osmanlı için çarpışan 
Arap askerleri unutmamak gerek...