Hani seni takarken yüce Rabbim elime neden bir kullanım kılavuzu tutuşturmadı ki. Kaç kez söküp takılacaksın, kaç kez kırılacaksın, kaç kez incineceksin, kaç kez kanayacaksın ve atmaktan vazgeçeceksin …Seni söküp atmanın tarifi olacak bir kılavuz. Talimatsız öylece senin ayaklarının dibine bırakıvermişler sahipsizce işte.
Hem niye hiç renk vermiyorsun. Ufacık bir iz, ufacık bir kopya ne var sanki verirsen kıyamet mi kopacak sanki. Yazık değil mi analı babalı şu öksüze. Söylesen ben kaçıncı kez yanacağım. Kaçınca yaşımda sen dikilivereceksin karşıma. Devir daimim şaşıp duracak öyle ulu orta. 
Bilseydim bu kadar erken tükeneceksin, tükenmeden bir kez daha bakardım gözlerine. Yada her sesini duyduğumda içime içime çekerdim nefesini. Soluksuz kalmazdım işte bu zamanlarda. Hani bir atasözü gibi sakla sarı samanı acıkınca yersin misali… Sende tükenmeden, gitmeden dokunamadığım ellerimden ellerin sımsıkı tutardım rüyalarımda o da yasak değildi ya. Sevmek … seni sevmek sana rağmen sıkıp bunaltmadan ne mümkündü. Selam desen susan… Yazmasan umursamayan. Ey yürek senin kullanım kılavuzun nerede.
Durmadı elbet kendi kendine kurup kurup bozmaya yeminliydi ya bir kere. Sevinmene izin bile vermedi. Üzülmen mi kimin umurundaydı. Öyle de yaptı. Sen zifir karanlıklarda kaldın. Gittikçe kapandın içine kuyuların dibine girdikçe girdin. Sustun fark etmedi. Ağlama krizleriyle harmanlandı günlerin. Yalnız kalmaktan korktun onun için sustun. Yaşamda hep sana sırt dönmüşlerdi çünkü. Giderse yine ya giderse dedin bir kerede sen git be yüreğim. Çarp kapıyı ve çık arkana bile bakma. 
Oysa senin benim yazmaya başladığım kılavuzunda “yalansız sev” yazılı. Bu ilk kural. Gözlerine baka baka bir kere uyanamayacağın bir sabaha daha ne kadar ağlayacaksın ki. Sandın ki nefesiyle mutlusun. Demin sana demedi mi “iyi halt ettin”. Sen yokken yokluğunu mu hissediyor. Sen kendini fizik kanunda ki maddemi sandın. 
Ne onun nefesi nefes olacak sana, nede yokluğun onda boşluk yaratacak. Kendine gel. Elindeki yüreğin kullanım kılavuzunda iade maddesi yok. Bir kere verildi mi çarıktı çürüktü defoluydu diye alınmıyor. Elinde patlıyor gidiyor işte. 
Bak saat gecenin bilmem kaçı. Şöyle bir bakar mısın etrafına koyun kuzusuna kavuşmuş, yar yârinin yanında sen peki. Elinde ucu ucuna eklediğin sigara ve gözlerinde yaş. Bilmiyorum ki kaç tane daha yakarım o sigaradan ve bilmiyorum daha kaç gece nefesine adaklar adarım.
Bir zamanlar ne umutlarla dolmuştun oysa yüreğime. Şimdilerde boş kaldırımlara seni soruyorum. Ah be gülüm dalında öten bülbülüm sustu. Nasıl oldu neden niçin oldu sormayacağım bile. Hani konuk olamadığım o yüreğin kıyıcığına kokulu bir veda bırakacağım. Ve biliyorum ki ne gelişimin farkındaydın nede gidişimin farkında olacaksın…