KATRAN KARIŞTIR

Yaşlı kadının biricik devesi uyuz olmuştu. Ölürse bütün işleri altüst olacak, bağına, bahçesine giderken eşyasını yükleyecek vasıtadan mahrum kalacaktı.


Bunun için günlerce düşünmüş, bir tedbir hatırına gelmemişti. Durmadan dua ediyor, devesini kurtarma­sını Allah’tan diliyordu.


Bir gün yine kıra çıkardığı devesinin ot yemeyip, su içmediğini, iskelet haline geldiğini görünce üzüntüsü bir kat daha arttı, başladı ağlamaya.


Hem ellerini açmış dua ediyor, hem de durmadan ağlıyordu.


İşte bu sırada Hz.Musa a s oradan geçmekteydi. Yaşlı kadının ağladığını görünce sordu:


Ey Allah’ın kulu, niçin gözyaşı döküp ağlıyorsun?


Kadın titrek sesle cevap verdi:


Niçin olacak, dedi, devem için. Devem benim her şeyim. Ya ölürse halim ne olur? Yakalandığı hastalık­tan kurtarması için Rabbime günlerdir el açıp dua edi­yorum, fakat bir türlü kabul edilmiyor.


Tebessüm eden Hz Musa a.s. şöyle cevap verdi:


Kabul olmasını istiyorsan duana biraz da katran kat, katran!..


Kadın düşünmeye başladı. Ne demekti duasına katran katmak?


Nihayet anlar gibi oldu. Bu defa gidip komşulardan katran bulan kadın, uyuz devesine önce iyice bir kat­ran sürdü. Bundan sonra da ellerini açıp duaya başla­dı.


Katranla uyuz sivilcelerindeki mikroplar tümüyle ölmüş, böylece deve uyuzdan kurtulmuştu.


Bundan sonra anlaşıldı ki, bir hastalığın iyi olması için sadece el açıp dua etmek yeterli değildir. Ayrıca ilâ­cını da ihmal etmemek şarttır. Hz Musa a.s. kadına bunu söylemek istemiş, mes’eleyi anlayan kadın da tavsiye edileni tatbik ederek devesini kurtarmıştı.