
Hıdırellez’de aşk
Yaşlı
bir kadın avuçlarının arasında tuttuğu çömlekle koridorda yürüyordu. Yüzünde
sevinç… Sanki büyük bir sorunu çözdü çözecek… Hemen karşısında aralık kapıyı
dirseğiyle ittirip açtı. Çalışma odası… Bilgisayar başında bir kadın… Klavye
tuş sesleri tıkır tıkır… Yaşlı kadın
masanın başında dikildi. “Küpelerini çıkar çömleğe koy bakalım.” Parmaklar
durdu. Kadın başını hafif yukarı kaldırdı. Bakışlarında Haaa?! anlamı… Yaşlı
kadın üsteledi. “Kulakların mı duymuyor senin!” Kadın ne olup bittiğini
çözememiş “Küpelerimi çömleğe mi atacağım.” Yaşlı kadın öfkeleniliyordu.
Yüzündeki sevinç kayboldu. Çömleği masaya sert bir hareketle bıraktı.
“Uzatmaaaa, araştırmaydı rapordu diye diye evde kaldın. Hıdırellez geldi. Son
şansın.” Kadın alttan ala ala “Anane, anlamadım.” Küpelerini çömleğe atarken
yaşlı kadın gayet ciddi “Baht açma töreni yapacağız. Köyde kısmet açtırmak
isteyenler yüzük, küpe çömleğe atardık. Sonra suyla doldurup ağzını kapatırdık.
Çömlek bir gece boyunca bir gül ağacının dibinde bekletilir.” Yaşlı kadın
eliyle kalk işareti yaptı. “Şimdi sen küpü alıp bahçeye ineceksin. Gülün dibine
bırakacaksın. Yarın çömleği maniler eşliğinde açıp küpelerini çıkaracağız.”
Kadın isteksiz “Hangi zamandayız,” diye sızlanıyordu ki yaşlı kadın gözlerini
pörtletti.
***
Apartman
girişi… Sert rüzgârla sallanan dalar… Çiçeklerin üzerinde yağmur damlaları…
Kapı arkasında kadın belirdi. Suratı asık… Elleri arasında çömlek… Kapı kolunu
tutmaya çalıştı. Zorlanınca bakışları yere çevrildi. Eğiliyordu ki arkasından
bir el uzanıp kapıyı açtı.
***
Kadın
yanında bir adamla gülümseyerek sohbet ediyor beraber bahçeye doğru
yürüyorlardı. Ellerinde çömlekler… Kadının gözlerinde ‘Nasıl yani, yok daha
neler!’ ışıltısı… Gül ağacının dibine çömeldiler.
***
Pencerelerden birinin tülü aralandı. Yanağa yaslanmış telefon… “Bizimkiler buluştu canım.” Keyifli bir kahkaha… “Aramızda, aramızda.”