
Evde kal
Orta
yaşlı adam portmantodan ceketini aldı. Kapıyı çekip açtı. Ayakkabılarını
giyerken arkasında kadın belirdi. Hamurlu eller… Gülen yüzü donuklaştı.
“Çocuklarla kek yapıyoruz. Sen de katılsana diyecektim.” Adam telaşlı
“Arkadaşlar bekliyor.”
***
İlkokul
çağında erkek çocuğu elinde resim kâğıdı hızlı adımlarla koridordan geçti. Salona
çıktı. Başını çevirdi. “Baba?” Adam kapı eşiğinden merdiven boşluğuna doğru
“Yağmurlukları aldınız mı?” Çocuk adama yaklaştı. Başı eğik. “Kardeşimle resim
boyuyoruz.” Adam çocuğun saçlarını karıştırdı. “Annen yardım etsin.”
***
Terlikler
içinde bir çift ayak… Televizyondan yayılan spikerin sesi “Korona virüs
tedbirleri,” diye devam ederken yaklaşan elektrikli süpürge uğultusu…
Terliklere çarpan fırça… Kadın sesi “Kaldır bakalım ayaklarını.” Adam kollarını
kovuşturmuş suratı asık koltuk köşesinde oturmaktaydı. Kadın iki büklüm halıyı
süpürürken salon kapısından kız çocuğun başı uzandı. Neşeyle “Anneee! Kartondan
ev yapalım mı?” derken omuzun yanından makas tutan küçük bir el çıktı. Erkek
çocuğun yüzü başın üzerine yükseldi. “Hadi anneee!” Kadın sevinçle doğruldu.
Süpürgeyi susturdu. “Geldiiim.”
***
Kadın
salon kapısının koluna sprey sıkıp sildi. Elektrik düğmesi… Fısss, dağılan
zerreler… Kadın koltuk minderlerini sırayla düzelte düzelte adamın yanına geldi.
Kovuşmuş kollar… “Aşkım, diğer koltuğa geçer misin?” Adam isteksiz kalktı.
Ortası çukurlaşmış minder… Kadının şok olmuş yüzü… Salondan çıkarken “Çocuklar,
toplanın muhallebi yapalım.”
***
Zil
arka arkaya çaldı. Kadın salon kapısının önünden geçerken adam başıyla takip
etti. “Teşekkür ederim.” Kapanan kapının kilit sesi… Kadın elinde poşetle
salonun önünden yürüyüp gözden kayboldu.
Adamın
sıkıntısı yüzünden okunuyordu. Kumanda tuşuna basan parmak… Göz bebeklerinde
yansıyan spiker… Parmak… Farklı yüzler… Kan çanağına dönen gözler… Adamın önüne
çocuk geldi. Yüzüne bıyık, sakal çizilmiş… Yetişkin erkek sesini taklit ederek
“Faruk, okeye dördüncü lazım.”
Çocuk
odası… Ders çalışma masası etrafına oturmuş kadın, adam, çocuklar… Yayılmış
okey taşları… Gülen yüzler… Adam elini taşların içine sokup karıştırdı.
***
Küvette
yüzen alabalıklar, suyun üzerinde mantarlar… Makaralara uzanan misineler...
Çocuklar önde arkalarında kadınla adam beraber oltaları tutuyorlardı.
***
Komedin
üzerinde çalan telefon… Ekranda ‘Murat’… Hamurlu el telefona uzanıp aldı.
Adamın sesi “Gelemiyorum, işim var.” Telefon komedine bırakıldı.