
Hasbihal
Ben sustukça sen vurdun acımadın halime
Ağır yükler yükledin şu cılız mecalime
Nefis denilen bela dostlarında çok zalim
Sana sığındım Rabbim ayan sana bu halim
Bilirim yüklemezsin ağır yükler kuluna
Kayıdım yaptırmadım es sabır okuluna
Ondandır haykırırım varlı vakitsiz böyle
Gönlüm sana ayandır yolum yolunu eyle
Her günahın tövbesi senin kapında gizli
Gizlerinden biriyim içim olsa da tozlu
Başım yolunda döndür gayrısına yar etme
Habibin rehberimiz imtihanım zor etme
Sevmeyi bilmeyenler çorak eder dünyayı
Gül Mevlevi düşünce berrak etti Konya'yı
Zahire aldananlar hep uzaktı bâtından
Doğruyu sakladılar pervasızca zatından
Hesap günü gelince defterler dürülecek
Burda aldığın binek izinde sürülecek
Selim senin dostun Hakk, bunu içine işle
Menzile varamazsın bilesin bu gidişle
Selim Adım
Bir Bilal Uğruna
Şu gırtlak harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi?
En godaman patronların doluyor cukka cebi
-Ankara dan yol bularak geçmek için Anadolu'ya-
Kaç müteahhitle sarılmış etrafı çok doluya
Ne hayâsızca teklifler ki gözleri hep kapalı!
Nerde-gösterdiği belli olmayan o kaseti yapalı
Yedirir-içirir, gezdirir memuru, o sırtlan kümesi,
Varsa gelsin, eşi dostu akrabası, yâhud sülalesi!
Eski dostlar, yeni dostlar, bütün akvâm-ı beşer,
Kaynıyor kum gibi paralar, milyonlar üçer beşer
Yedi arabası haspamın duruyor garajında,
Mercedesiyle beraber bakıyorsun: BMV yanında!
Gacılar başka, lisanlar, deriler rengârenk:
Sâde bir hâdise var ortada: şehvetler denk.
Kimi rus, kimi japon, kimi bilmem ne belâ...
Hani, zampara ya züldür bu rezil istilâ!
Ah o yirmi birinci asır yok mu, o mahlûk-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcûd ise hakkıyla, kefil,
Kussun yediği haramları çık söyle karşısına;
Döksün karnında ki felleri hayâsızcasına.
Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz...
Medeniyyet denilen kahpe, hakikat, yüzsüz.
Sonra mel'undaki yüzsüzlük müvekkel esbâb,
Öyle müthiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb.
Öteden ihaleler parçalıyor âfâkı;
Beriden gelen gidenler saldırıyor gör nifakı ;
Kaset şimşekleri kayıttan çıkıp söndürür ocakları;
Sonra, çamur misali tutmazsa temizlesin çocukları
Meclisin içinde cin gibi onlarca ağam,
Alınan her ihalenin bıraktığı: Yüzlerce avam.
Para indirmede eller, senet püskürmede çiyanlar;
O ne müthiş kavgadır: atılır birbirine iftiralar yalanlar;...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Atılar meclis içinde birbirine, sağnak sağnak.
Saçıyor etrafa bürünmüş de o nâmerd eller,
Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller.
Veriyor paraları, doldurmuş da açık torbaya ,
Sürü halinde gezerken rastlarsın o zorbaya
Alemler de daha sık, tabancanla yağsın mermiler...
Kahraman millet seyret ki bu hallere güler!
Ne küçük zamlar ister, ne siner hasmından;
Aldıkça doymaz, durdurmaz göğsündeki yok iman?
Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm?
Çünkü te'sis-i İlahi o metin istihkâm.
Sarılır, sarmalar suçları temizler mahkemeler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer;
Bu şerefsizlere Hudâ'm etsin acilinden kahır,
O benim malım mülküm, onu yedirmem dedi zahir
Zalim'in nesli...diyordum ya...nesilmiş gerçek:
İşte yedirmedi fakire çaldığını yedirmeyecek.
Şahit olun dostlar, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, makam olmasa, iliklenmez düğme, eğilmez başlar,
Sarılıp çarşaflara arsızca !, uzanmış yatıyor,
Bir Bilal uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu toprakları peşkeş çeken hainler
Sana engel olacağım, bağırsan da kim dinler
Ne küçüksün ki canın istemiyor tevhidi...
Bedr'in arslanları da,senin gibilerle savaşta idi .
Sana dar gelmeyecek kıyafeti kimler alsın?
'Giyelim gel beraber ' desem, duymazsın
İndira gandi ettiğin onlarca kaset ve kitâp...
Seni ancak ebediyyetler eder istiâb.
'Bu, taşındığın evdir’ diyerek villayı çal başına;
Yinede doymam deyip istersin para aşkına ;
Sonra gök delenler dikersin, hazine malına ,
Kimseye kalmadı; sana da kalmaz bil ki yarına
Mor renkli siteler, bahçeler karton pier tavan,
Yedi sahilli sayfiyeler ,oteller oradan;
Sen bu âvizenin altında, doymazsın malına,
Uzanırken, gece mehtap'ı istersin yanına,
Tahsildar gibi paraları top top ciro etsen;
Gündüz bir başka gece bir başka eğlensen;
Dinlenen şaraplar, akşamları gelsin yanına ...
Yine çok şey istersin kelli felli hâtırana.
Sen ki, son ehl-i keyiftin artırdın servetini ,
Şarkın en sevgili müteahhidi, alma millet nefretini
Kızmış Arslan gibi saldırırsın ortalığa...
Sen ki,etrafı kuşatmış, karışıyorsun kalabalığa,
O altın çemberi göğsüne takar sosyete karın;
Sen ki, rûhunla beraber satarsın vatanın;
Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın...Heyhât,
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât...
Ey zalim oğlu zalim, yeter artık yediğin herzeler,
Sana âğûşunu açmış yola gel diyor Peygamber
Selim Adım
Emeğine yüreğine sağlık Selim hocam tebrikler hayırlı cumalar hocam
Teşekkürler Murat bey,sizede hayırlı cumalar