Card image cap
Gece nöbeti

 Kendi yaşadığım yaklaşık elli yıllık zaman diliminde bu cennet vatanın çekmediği çile görmediği zulüm kalmadığını çok acı bir şekilde mütalaa ettim.
Evvelini ise tarihi kitaplardan okuduk ve hala da okuyoruz. Hep aynı senaryo, hep aynı düşmanlık.
Haçlılar hiç durmaksızın oyun üstüne oyun yapıp kan dökme peşindeler.
Çünkü bu güzel vatan toprakları bulunduğu jeopolitik konum gereği yüzyıllardır diken üstünde ve tehlike altında.Bunu bertaraf etmenin tek yolu ise güçlü bir devlet ve ordu sahibi olmak.Ve onu ayakta tutmak içinde güçlü ekonomi kurmak.
Ta Orta Asya'dan  beri ordumuza peygamber ocağı,askerimize ise Muhammed'in kısaltması olan Mehmetçik adını verdik.

Cengizhan'dan,Selahattin Eyyubi'ye, Harun Reşit'ten , Ertuğrulgazi'ye nice kahraman komutan ve onların imanlı ordularına sahip olduk.

Kâh Osman Gazi,kâh Peygamber efendimiz den dualı Fatih olduk.  Yavuz,Yıldırım ,Murat olduk.
Sonra,Abdulmecit olduk şehit edilen, Abdulhamit olduk onlara son demlerini zehir eden.
Ve Mustafa Kemal olduk küllerinden doğan.Onlara inanan ve gösterdikleri yoldan giden imanlı nesiller olduk.
Nice destanlar yazdık altın sayfalara yakut harflerle yazılan.Son deminde vatanıma kasteden dış mihrak odaklı kalkışmadan Ömer Halis nezdinde iki yüz elli üç kahraman ortaya çıktı.
Gözlerini kırpmadan,jetlere,tanklara  kafa tutarak şehit oldular.Binlerce gazimiz albayraklara sarıldılar.

Evet ! Bu asil  milletin hür olmak ve yıkılanın peşine yeni bir vatan kurmak gibi asli ve ulvî görevi var.
Savaşa giderken yoldan aldıkları üzümün dalına parasını asan şanlı ve namdar ordumuz var.İşte bu ordunun değerlerinden biri, Erzurum'da  askerlik yaparken yaşadığı bir hatırasını  şöyle anlatıyor;
"Malum, Erzurum Türkiye'mizin en soğuk ili.Rakım çok yüksek olduğu için yazın bile serin olur.Hele kışın ayazı buz keser adamı.Yine böyle ayazı eksi kırklara dayanmış bir gecede nöbet tutuyorum.
Baktım karşıdan bana doğru ehram giyinmiş (Erzurum yöresine ait kadın örtüsü) bir nine yavaşça geliyor.Geldi geldi nöbet tuttuğum noktada durdu.
Şaşkın ve dikkatli vaziyette ona bakıyorum;

-Buyur teyze bir şey mi var .Dedim.

Kendinden gayet emin ve vakur bir şekilde gözlerimin içine bakarak;

- He oğul var. İki saattir seni izlirem. Canım çıha  dondun soğuktan.
Geldim nöbeti devir alim, sen de gidip içeride ıssınasan."

O teyzeyi ve söylediklerini hiç unutamıyorum.O yüzden Nenehatunlar, Şerife bacılar, Kara fatmalar bitmedi bitmez bu cennet yurdumda.

İşte böylesi atanın,ninenin,torunları nasıl olurda eşine,kızına hatta anasına el kaldırır hafsalam almıyor.

Derhal kendimize ve özümüze dönmeliyiz.



Selim Adım