Card image cap
Eki̇m şarkilari

Ekim şarkıları

 

gökkuşağı kırıldımı yürekte

tablo hiç bir renk tutmuyor jose...

 

el değmemiş bir s a b a h...

 

bu kez yağmurun geri vermediği aşkımıza

sabahın çig tanesini kondurdum

 

içimden geçen bütün yollardan seni seyrediyorum

bütün şiirlerim yoğun bakımda

gidersen dalından dökülen

gül yaprakları gibi

usulca düşerim toprağa

 

babamın

ablamın

ölen kuşlarımın kedilerimin yanına.

 

hep veda burkulmaları hayat

önce babamın gittiği fırtınanın gözlerini bağladım

sonra ablamın hayata veda ettiği

egrelti bir sekiz Eylül yanığını sardım şiirlerimle

o akşam üzeri

su gibi döküldük senle kabrine

beni unutma çiçekleri filizlensin diye.

sen gidersen boş salıncak bir mezar

 

akşamsefaları güvercinler aşkına gitme jose

 

lekelenmiş a k ş a m ü s t ü....

 

hatıralarıma mor bir duman girerken

s a k ı n h a y k ı r m a diyen tablodayım ben

götürürse seni karlar , dumanlar içinde bir tren

 

gri kesiği

kül şiirleri bunlar

yığılır anılarımıza ötelerden

annemin bulut gibi örten huzuru aşkına

 

keman aşkına gitme jose

 

yağmurlaşmış a k ş a m...

 

konya sokaklarında izler bırakıyor adımlarım

adımlarım zavallı

adımlarım küçülüyor ben büyüdükçe

kaldırımlar Ekim şarkılarını haykırıyor

bulutlar ağır ve yavaş

en çok da o boş evde pütürleşmiş fırtına

 

çocukluğumuz aşkına gitme jose

 

hayat isterse olurmuş herşey

varsa kaderde

yoksa

bin tane ömrün olsa bahane

 

güneş bastım

ekim şarkılarını bastım yarama

üşüyorum

kırk derece ateşle yanan hummalı gibi yüreğim

 

şiir aşkına gitme jose

 

yağmur bahçelerinin serinliğini gizlerdim

yüzüme bakanlar üşürdü o an

ben seni kışları daha çok severdim

çünkü kış aşkın adıydı bizde

mutlu gülümsemelerle dolu evimizde

ekmek kırıntılarına sığırcıklar dolardı

yağan kar tülden bir örtüydü şimdi

eskiden sığırcıkların dolduğu o pencere.

hiç bir güneşe bakmayacak artık

 

ekim şarkılarını tut yine ver ellerime

yeminimiz

kanımız aşkına

tül gibi yağan karlar aşkına gitme jose

 

unutma jose

aşk hep kendini doğurur nefretten

 

tanrısal g e c e...

 

gittin !

uzaklarda bir kış ülkesinde

Karlı dağlardan yuvarlanan

dua kesiği bir çığa kundaklanmış

bu ceset de kim jose?

 

Ayşegül aşkım karagöz

ruzgar çanları