İçimde küçük çocuklar büyütüyorum
Kucaklarında
seni getirsinler diye
Kaç
gündür görüşmüyorum kimseyle yüz yüze
Kimseyle
oturup içmedim bir fincan çay
Nasıl
bir yürek yangınıysa bu
İçimde yanan kocaman bir şehir
Birikmiş bir öfkenin suküneti olmuşum
Yaşıyorum
suya sabuna dokunmadan
Elbette
konuşacağım sıram gelince
İstemez miydim yaşamak aşkların en yücesini
Rüzgârlar
getirsin kokunu
Tomurcuğa dursun güller
İstemez miydim hiç solmasın maviliği Karadeniz in
Kendine
çekilmiş bir gökyüzünde
Sırtımı
sırtına
Gözlerimi
gözlerine yaslayıp
Anlatmak
bir gemici masalı
Bir
bardak çay deminde
Hayat geçiyor benden
Gezdiğimiz sokaklar kurşuna diziliyor
Özlemek
düşmüş yüreğime
Ümitler
müebbet
Uykular
karartıyor yorgun gözlerimi
Nöbetini
tutuyorum sensizliğin
Bir
avuç şimdi
uykularım
Rüyasını
özlediğim
geceler hâkim hayatıma
Ağlasam gerçeği açığa vuracak
gözlerim
Oysa
adın geçer hâlâ şeceremin
geçtiği her yerde
Sığındığım her yer adınla anılır
Senden
yanadır çektiğim her
kahır
Çıkıp
gitsem de kendimden
Gidemiyorum
senden
Başladığım türküler yarım
El
eder senli hayaller uzaktan
Nemli
bulut eksik olmaz gözlerimden
Bir
elim siliyor
Bitmişim tükenmişim anlatılmaz biçimde
Yaprak
gibi dal gibi büyüyorsun içimde
Halimi
anlatamam yazsam şiirle
roman
Yüreğim prangalı günlerim darma duman
Sanma ki ağlıyorum dileniyorum aman
Bil
istedim acıyı geçirmiyormuş zaman