Sabahın seherinde yaylanın

Ağır ağır akan soğuk pınarlarında

Su çarparım yüzüme 

Uykuyu gözlerimden alarak

Serin sabahlarımda

Gün tepeme değmeden

Kıl çadırda;

Kaynayan çorbanın dumanı burnumda

Yufka ekmeğiyle çalakaşık

Sabah yıldızının altında

Hala tadı damağımda


Uykuya aç beden

Kale kapıları gibi ağır göz kapaklarım

Şimdi önümde;

Uçsuz bir yol var ovalara yayılmış

Yürürüm gün boyu

Bulutlu güneş altında

Bir dağın eteğinde durgun yüzüm

Gökle toprak arasında düşler

Aklıma geldikçe

Eser durur başımda

Gözlerimden silinmez o günler


Çıplak ayaklarım basar toprağa

Yaylalarında çadırlarım

Çakır dikenlerinin yerleri

Hala kanar durur

Silinmez çoçukluğumun ayak izleri

Koyun sürülerinin arkasında


Bedenim yorgun bıraksan hiç uyanmasam

Ağlayan bir çoçukluğum yumruklarını sıkan

Boşunaydı haykırışlarım

Duymadılar gözyaşlarımı

Dolanır dururum bayırlarda 

Bulutlarla dertleşir 

Dağlara söylerim türkülerimi

İsyanım;

İçime akar


Dağların nicesinde seyreylerim

Kayabaşlarında yıldızlı geceleri

Rüzgarda savrulan 

Yamaçlara yayılan saçlarım

Avuçlarımın arasında başım

Bir soluk çekti içine 

Hayale dalan gözlerim

Aralık;

Ve ben hala o günlerdeyim 

Unutamadığım...

                    M.Can   Çanakkale