Servi gibiydi o zaman boyum

Gönül doygunluğunun serin havasında

Özüm heyecan hazzıyla yanardı

Her çiçeği bilirdik arı misali

Hangi gonca açtığını bilirdik

Sular bulanık değil billur akardı.


Hani o üzerimizde titreyen yapraklar

Hani sıcaklarda gölgelerin uykusu

Hani yoncalardaki kuş yavrusu

Mitolojik toprağın ölümsüz tohumu

Çardakları altında mehtap oradaydı

Söğüt dalları altında haylazlık vardı.

Ebedi  coşkusunda ormanının esintisi

Durmadan çınlayan cırcır böceklerinin sesi

Şebboylar arasında, uzun çamın altında

Kelebek kanatlarının benekleri,

Neydi o reyhan toplayan kızların baharı

Gözleri bir avuç ışık gibi aktı.


Ey sevginin çocukları!

Boş değil asla bu yaşam

Kimsesizliği var toprağının

İki ırmağın kesiştiği yerde

Tecellînin nurunu unuttunuz mu...?