Her esmâsı bir nûr ile yüzünden
Yakamoz olur da kopartılırlar
Râbıtam aşkına tefeyyüzünden
Yerde sürünürken şimartılırlar

Atılan demiri âşık alır mı
Hedefine o an saplı kalır mı
Ya da ab dökerek işa kılar mı
Rûhani diye bir bir tartılırlar

Ağlayan gözlerde yaşlanan sevinç
Göğsüme takılıp aşlanan övünç
Dört duvar içinde taşlanan utanç
Yere diz çöktürüp yalvartılırlar

Gözyaşı gölgesi tekvin yansıtır
Duyulmamış nağme hazzım işitir
Sesi sedasızca ayaz ısıtır
Ardarda bakışlar karartılırlar

Eteklere hasret âli curcuna
Bir mutlu intihar zoru zoruna
Cehennem ateşi ucu ucuna
Yüzde ramak kala kızartılırlar

Dağlara yük değil bucak, uçurum
Ben ile Yoksul’da bir coşku; cürüm
Omuzlara vuslat; yük dürüm dürüm
Kıyıdan köşeden çıkartılırlar
Simsiyah o saçlar ağartılırlar