TARİHİN ŞAHİDİYİM BEN
Tarihin tozlu sayfalarından
Çıkıp gelen canlı tarihi
Dünleriyim yaşanan hayatın
Bu günü çocuklarımın
Yarınıysa torunlarımın
Karanlık sokaklarda
El feneriyle yolunu bulan
Gaz lambalarında ders çalışan çocuğu
Fitilli lüks lambaları
Ve pompalı ocakların son şahidi
Düşlere yolculuğun acısıyım ben
Takkenin gericilik
Doksan dokuzluk tesbihin suç aleti
Allah’ı zikretmenin irtica sayıldığı
Ve hu’cu diye aşağılanarak hapsedildiği
O günlerde suçluydu Allah ve dostları
Büyü, sihir, yoga, meditasyon
Tranzandantal meditasyon
Om ve matta diyerek şeytanı zikretmek
Bilimsel çağdaşlıktı şimdi de hala olduğu gibi
Yazılmayan tarihin canlı şahidiyim ben
Yaşadıkları acıları anlatırdı büyüklerimiz
Masal tadında
Tekrar yaşıyormuşçasına
Aynı heyecan ve korkularla
Yunan işgalini
Ermenilerin yaptığı akıl almaz zulümleri
Ah bu gün hayatta olsalardı ne derlerdi acaba
Bir ermeni öldürülünce
Hepimiz ermeniyiz diyenleri duysalardı
Şehit cenazelerinde sustuklarını
Yunanı kardeş ilan edip
Rakı içip beraber Sirtaki oynadıklarını!
Zevk için tabak kırdıklarını
Televizyon yoktu
Bilgisayarı kimse
Rüyasında bile görmemişti daha
Telefonlar manyatolu ve kollu
Bataryaları kocaman
Transistörlü lambalı radyolar
Telgraf çekmek bir ayrıcalıktı
Hele bir de türküsü vardı ya
Telgrafın tellerine kuşlar mı konar
Her kes sevdiğine böyle mi yanar
Telgraf telleri kalktı şimdi
Kuşlar tel yerine Wirless kullanıyorlardır herhalde
Şarkılar bile demode oldu
Teknoloji yoktu ama
İnsanlar dürüst, dostluklar vefalı
Sevgi karşılıksız verilir satılmazdı
Adamlar adam gibi adam
Kadınlar anneydi cennetlik
Mert ve doğruydular, insandılar, insan!
Erkekler dağ gibi Koca idiler gerçekten
Kadınlarsa baş tacı ettikleri
Hz. Muhammed (sav) dediği gibi
“Şüphesiz kadın, erkeğin şakayığı.” idiler
Dedim ya
Derdim çok benim
Dünlerin tozlu sayfalarından çıkıp gelen
Bu günkü ışığın nedeni
Yarınların umudu
Yazılmayan tarihin canlı şahidiyim ben!
15-03-2012
Şair, Burhan AKSU