
Merdiven
(1)
Yükseliyor önümde sopsoğuk basamaklar
Giderim taşlarına direnerek giderim
Merdivenler tayfları sanki içimde saklar
Bu aman vermez yokuş benim kaderim derim
Sen yolunu kaybetmiş bir garip biçaresin
Yetişir dertlerine esir etme başını
Her adım atışımda bana haykıran sesin
Bu yalancı taşlara dökme diyor yaşını
Bütün yollar kapalı zulmet çökmüş sulara
Dağlardan kıvrım kıvrım akıyor merdivenler
Yenik düştü insanlık ölümlü uykulara
Firak ateşlerini yakıyor merdivenler
Yol gider merdivende süreyya yıldızına
Bir çağa künde vurmuş bayraklaşan merdiven
Kavuş ebedi aşkın ak perçemli kızına
Sermest yakamozların rıhtımlarına diren
Lâkin kafdağı kadar sinesinde saklıdır
Kibir denen o kâfir , benlik adlı o pusu
Heyhat ecdatlar gelse her manada haklıdır
Ölüme zul taşında bir tadımlık uykusu .
(2)
Ruhumun ahengini görüyorum taşlarda
Aldığım nefes kadar saf basamak basamak
Bir genç kız hünerini işlemiş nakışlarda
Ya hazin bir son demdir , ya vuslata varacak
Yürüsün ayakların varabilse menzile
Bu merdiven başında hakikat vehimlenir
Bedbaht , takatsiz kalmak bu yokuşlarda çile
Baldıran zehiriyle , hadsiz kefen biçilir
Kabuslarım dizilmiş her biri sıra sıra
Ölse tarih yeniden yazılır merdivende
Gömsem kör talihimi sığmaz ki asırlara
Mezarım kürek kürek kazılır merdivende
Yol değil , köprü değil , bahtımın piyangosu
Merdivenler sırtımda çıban olup çıktılar
Yıllardır yokuşunu tırmanan her yolcusu
Bir sisli rüya gibi yaban olup çıktılar
Sen aşinâ görünen günahımın kamçısı
Sen cennet vaat eden cehenneme tamahkâr
Sen arz- ı endamınla kulların yalancısı
Sen berrâk ırmakların sularında günahkâr
Yürüdüm sana doğru her mehtabın zamanı
Sustun seneler boyu selam bile almadın
Sen ey buz yüklü gemi ! taş ve kaya yığını
Heyhat direndin bana bir arşın alçalmadın
Ne gündüzler yüründün ne güneş sana değdi
Yok burda bana ümit muradı mı al tanrım
Ah şu taş merdivenler gür saçları mı eğdi
Beyhude ayaklarım yokuşlarda eğildi
Bana ümit verecek yollarına sal tanrım
Bu sana bir mazlumun uhrevî dileğiydi .
k a gazioğlu
Evet alakanız için teşekkür ederim ordaki "varacak" kafiyesinin hikayesi ilginçtir bunu yirmi dört yaşında yazmıştım on altı sene önce ordaki varacak kafiyesini şair Nurettin durman ile hotmailden yaptığımız sohbette kendisi tavsiye etmişti bende daha iyisini bulsam bile Nurettin abimizin yaşına hürmeten öyle bıraktım diğer bahsettiğiniz kafiyelerde hata mı var dediniz anlayamadım tam olarak selâm ve dua ile
Şiirime kondurduğu fırça darbeleriyle güzellik katan şairimizin sayfalarında her biri ayrı tat ve güzellikte şiirler okumak ne güzel.
"Ruhumun ahengini görüyorum taşlarda
Aldığım nefes kadar saf basamak basamak
Bir genç kız hünerini işlemiş nakışlarda
Ya hazin bir son demdir , ya vuslata varacak"
"basamak" ile "var acak"
"Sen yolunu kaybetmiş bir garip biçaresin
Yetişir dertlerine esir etme başını
Her adım atışımda bana haykıran sesin
Bu yalancı taşlara dökme diyor yaşını"
"biçare sin" ile "ses in"
"Kabuslarım dizilmiş her biri sıra sıra
Ölse tarih yeniden yazılır merdivende
Gömsem kör talihimi sığmaz ki asırlara
Mezarım kürek kürek kazılır merdivende"
"sıra" ile "asırlara"
örneklerinde görüldüğü gibi istisnaları kaideye çevirmiş, geniş alanda top çevirmişsiniz değerli şairim.
Eminim ki kafiye konusunda az dikkatle çok daha mükemmel eserler çıkarabilirsiniz.
Güçlü bir kalemle tanışmanın mutluluğuyla sayfanızdan ayrılırken
Selam ve saygılarımı bırakıyorum...
Güzel şiirler okudum emeğine yüreğine sağlık Arslan bey tebrikler hayırlı günler diliyorum efendim