Nasıl övmeli bilmem, abı hayat havası
Anlatmaya dilim de, dönmez Kızılcahamam
Dermandır bin bir derde, sıcak suyun şifası
Asırlardır kaynıyor, sönmez Kızılcahamam
Dünya gözüyle gören, cennet diye bakıyor
Bahar geldiği zaman, gökten rahmet akıyor
Dağların çam ormanı, miski amber kokuyor
Eser poyrazdan yelin, dinmez Kızılcahamam
Etrafın sıra dağlar, yaylalar serin sulu
Koyaklarda kar dolu, suyun kandırır kulu
Basmaya kıyamazsın, yeşil örtüsü tülü
Yazın güneşi boldur, yanmaz Kızılcahamam
Yıldırımla Timur’un ettiği son savaştan
Kırmızı ebe verir, tas tas ayran yavaştan
Suret belli görürsün, telli duvaklı taştan
Atın üstünde gelin, inmez Kızılcahamam
Seher vakti olunca, bülbüller dertli şakır
Alicin manastırı, tarihe meydan okur
Mahkeme Ağcin köyün, şehitleriyle vakur
Gerer göğsün çileye, sinmez Kızılcahamam
Akdoğan üç baş köyün tepede karşı karşı
Gece yıldızlar sarar ay aydınlatır arşı
Kargasekmezden iniş bir solukluktur çarşı
Sana gelen geriye dönmez Kızılcahamam
Kimler geldi geçti de oldular sana konuk
Âşıkların yüreği sevda çölünde yanık
Sey hamamın camiin altı yüz yıla tanık
Tarihe şahit olur kanmaz Kızılcahamam
Cengâver ruhlu gençler ölümüne nöbet tutar
Vatan sevdası aşkla Türklüğe şanın katar
Gök bayrak al bayrakla gönüllerde bir yatar
Burçlarında al Bayrak inmez Kızılcahamam
Arif BARAN (ARİFCE)