kuru kalabalıklardan uzaklaştık

zamanın önemi yoktu

birlikte mavi ve yeşil giydik

bağ yolundan geçtik

sarı salkımları ne çok sevmiştin

ama gücenirdi bize kuşlar

 ve rüzgarı paylaştık

kaygısız bir şekilde gezinerek

ne vardı uyanışta

ne vardı; gel zaman, git zamanda.


kamp kurduk günlerce

uzak bir yoldan bu eski dünyaya

boş yere akıyordu sular

kayalara çarparak .


yanyana çizilen iki dünyaya baktık

görkemli bir ağaç dibinden

bulutları ​​serpilmiş gökyüzüne

şiirin yandığı yere uzandık

bir nevi helezonda

nakkaşın seyrine daldık.


mazi aynasına takıldı gözüm

bilmem orda günler hala aynımı

hala aynım şebnem tanecikleri

ah geçip gitti o günler

hava kabarcıkları gibi

kokular ve ışıklar ülkesinde

saklı bir nefes, toprağın gizli yaşamında

götür beni ey yüreğim buralardan

bana birgün daha bağışla oralardan...