"Onlar bizim çocuklardı. Ocaklıydılar... Bu mübârek ocağa yıllarca göğüsleri ile ateş, gözleriyle su taşıdılar."
 
Ünledi de adını Akşehir “Fırat” diye
Yüce Tanrı Dağı’nda akça otağ kuruldu
Börteçine’m inledi hak olan sır’at diye
Göğe baktı gözleri, koç yiğidim vuruldu
Ak kefene sarıldı al bayraklı Fırat’ım
Evvel giden ahbâba
selam olsun, Kır At’ım
 
Harmanlandı Ege'nin en kavî toprağında
Bilendikçe bilendi bir Turan'ın düşünde
Ol, hezârân kılıñçlı, Han Oğuz'un çağında
Türkeş'imle beraber Kızıl Elma peşinde
Ak kefene sarıldı al bayraklı Fırat'ım
Evvel giden ahbâba
selam olsun Kır At'ım
 
Yağmur gibi üstüne çullanırdı ordular
Kul Muhâmmed adıyla sen kıyâma durunca
Reis'in sevdasını âlimlerden sordular
Önkuzu'nun, Özmen'in, huzuruna varınca
Ak kefene sarıldı al bayraklı Fırat'ım
Evvel giden ahbâba
selam olsun Kır At'ım
 
Al Kanatlı Azrâil gark eyledi kedere
Keleplendi ruhuma, tomur tomur, dert, acı
O'nun gibi şehâdet nâsip olsun her ere
Hiçbir zaman dinmedi yüreğimde bu sancı
Ak kefene sarıldı al bayraklı Fırat'ım
Evvel giden ahbâba
selam olsun, Kır At'ım
 
Mert ÖZTAŞ