Yozlaşma, özenti, yabancılaşma, yabancı hayranlığı aldı başını gidiyor. Gitgide benliğimizden uzaklaşıyoruz. Eskiden doğuya dönmüştük, şimdi batıya, Amerika’ya dönük yüzümüz. Bu yüzden bir türlü kendimize dönemiyoruz. Artık başlamıyoruz, start veriyoruz! Hoşça kal, güle güle yerine bay baylaşıyoruz. Çarşıda pazarda adı Türkçe olan yerleri mumla arıyoruz. Satıcılar satış yerlerine yabancı adlar koymazlarsa ikinci sınıf, kalitesiz, adi sanılacağından korkuyorlar. Avrupa’ya, Amerika’ya gidiyoruz ama bir türlü kendimize gelemiyoruz...
Evlerimiz dubleks, tripleks, salon salomanjeli, izoleli, dizaynlı. Yiyeceklerimizi taze kalsınlar diye dipfrizlere koyuyoruz. Yollar bariyerli, starlar badigardlı, gece kulüpleri adisyonlu, şovlu. Kulüpler klap oldu artık, clup’a benzetmek için klüp yazanlar var. Bankalar dekont veriyorlar. Türkçe tu kaka ediliyor, yabancı sözler okeyleniyor...
Kimi yabancı sözcüklerin yanına etmek eylemi getirerek Türkçeleştiriyoruz! Böylece orijinal, marjinal oluyoruz. Başarılı gençler onore ediliyorlar, lafını bilmeyenleri refüze ediyoruz. Dövizler deklare ediliyor,sırlar afişe ediliyor, gençler ajite ediliyor, agresifleşiyor.
Irklar asimile ediliyor, sporcular rekorları egale ediyor, sporumuzda mantalite, kondisyon, performans, motivasyon, defans, ofans, fikstür, deplasman, skor,rövanş, rövaşata gibi sözcükler cirit atıyor. Geçenlerde bir spikoş, “Takımımız faynıl fora gidiyor” diye bar bar bağırıyordu. Önce ne dediğini kavrayamadım, sonra kafama dank etti. Meğerse takımımız ilk dörde giriyormuş...
Ne kadar yabancı sözcük kullanırsak o kadar uygarlaşacağımızı, globalleşeceğimizi , başımızın göğe ereceğini sanıyoruz, boyumuz bir karış büyüyecek diye seviniyoruz.
Gözümüz aydın! Batıl-ılaşıyoruz! Dilde Avrupa Birliği’ne çoktan girdik ama niye arabamızı dağdan aşıralım derken düz yolda şaşırıyoruz?
Bu iş maalesef yavaş yavaş ve sinsice yapılıyor kıymetli Hocam toplumumuzda... Bizler, Türk insanları, Türk çocukları olarak bu dili korumazsak kim koruyacak? Anne babalardan başlayacak bu iş. Çok küçük yaşlarda anne babalar evlatlarını uyaracak zaman zaman yanlış kelimeler kullandığında... Esnaflarımız, tüccarlarımız dükkanlarına yabancı isim koymaktan zevk almayacak, Türkçe bir isim koyacaklar. Bir yasa ile devletin bu durumları güvence altına alması lazım. Basın yayın organlarında, gazetelerde, dergilerde, özel kanallarda, devlet kanallarında, özel radyolarda konuşarak işini yapan insanların özellikle çok dikkat etmeleri lazım kurdukları cümlelere... Dil gitti mi elden, ağlamak, sızlamak kâr etmez sonra, sonrası bağımsızlık da buhar olur uçar. Manidar bir yazıydı duyarlılığınızı kutlarım Erhan Hocam...
Bakalım dilimizin halini ve de pür melaLİNİ merak eden çıkacak mı?