Duvarlar


Duvarlar, duvarlar diliniz olsa da bir konuşsanız.

Söylenilse bildiğimiz dilden, hem tarih hem de bugün.

Duymayı cesaret yitirmeyen insanların vursanız

Yüzünü; duvarlar, duvarlar sahi nerede o yüzün?


Mezopotamya’dan da önce örülmüş dev yapıların.

Krallar, şahlar, padişahlar ve daha kimleri gördün.

Uygarlıklar için nice kanlı taşlarını taşıttın.

Halbuki top güllesi vuracak kadar kısaydı ömrün.


Dünyanın dört bir yanından sana uzanan tozlu yolda,

Temellerinin yükseltildiği kutsi Beytullah oldun.

Bilinmez ki kimler tavaf etti üstelik dokundu da.

Koklandın, yüz sürüldün, kirleri göz yaşlarıyla yuğdun.


Gün geldi çıkan savaşlardan günümüze gebe kaldın.

Doğu - batı ve kuzey- güney diye bizleri ayırdın.

Neydi bize kastın! Boydan boya her dilde ayrılıktın.

Utan! Utanç duyuldun, örüldüğün gibi de yıkıldın.


Duvarlar, üst üste binmiş sayamam; duvarlar, kal geldi!

Ölen masumiyetler, doğan masumiyetler bir bitti.

İçinde, kat kat hayat; her bir hayatın dilsiz şahidi!

Duvarlar, gelmeyin üstüme! Diyemem, bana ar geldi!


Mesut Tütüncüler

DENİZLİ 24.02.2020