Dilenci
Yürüyordum gök berrak bir Haziran gecesi
Gördüm sokak başında kaldırım dilencisi
Yanaştım ona doğru yavaşça usulcacık
Dizleri bükük bükük ağuşu bana açık
Urbaları çuvaldan pabuçları paslıydı
Belli ki yüreğinde bir yerleri yaslıydı
Seslendim haykırarak sesimi duydu dağlar
Bakındı göz ucuyla bilsen yüreğim ağlar
Hissettim duygusunu ürperdim elemimden
Birkaç bin mermi yedim sanki birçok yerimden
Bir kanlı yaş , dökülür manasızca tefekkür
Sığındığın tenhadan asrın cehline tükür
Alamaz tağutlara isyanını metelik
Bir metelik ki üryan , sefil , libası delik
Mırıldandı derinden bırak beni benimle
Zaten keşmekeşteyim güldürmez kaderimle
Gördüm bu dilenci de doymak bilmez huyumu
Şeytandan daha melun nefse kul olduğumu
Ey dilenci ! sen değil dilenci şu zevatlar !
Kurbanı katil sayıp kürk mont giyen avratlar !
Seni bu hale sokan yaban ellere inat
Kurulsun mahşer günü ateşlerden bir sırat
Dünya başka diyara heran götüren bilet
Ölmek için doğsakta unutulan ahiret .
Emeğine yüreğine sağlık Arslan bey güzel bir şiir okudum tebrikler hayırlı günler diliyorum hocam
Hayırlı geceler başarılar diliyorum