Kanuni Sultan Süleyman, devrin seçkin alimlerinden birine mektup yazarak bir ülke ne zaman, hangi şartlarda yıkılır, çöker. Bunu öğrenmek ister. O alimde aynı mektubun arkasına, “Nemelazım” diye bir kelime yazarak Kanuniye geri gönderir. Kanuni eline geçen pusulayı görünce şaşırır. “Bu alim benim sorularıma cevap verirdi ama bu sefer niye cevap veremedi.” ve, “bana ne” manasına gelen “Nemelazım” diye başından savdı diyerek bir gün alimi ziyarete gider. Alime: “Hocam size önemli bir soru sordum, bir ülke hangi durumda yıkılır, çöker dedim, siz de bana ne manasında nemelazım diye pusula gönderdiniz.” der.
Alim şu cevabı verir, “Ben senin soruna kısa ve öz cevap verdim ama görünen o ki mana verememişsin. Bir ülke “nemelazım” diyen insanların çoğalmasıyla, ülke sorunlarına nemelazım diye eğilmeyen kişilerle yıkılışa gider.”
Zira herkes bilir ki, "Haksızlık şayi olsa, işitenler de, nemelâzım deseler, koyunları kurtlar değil de çobanlar yeseler, bilenler bunu söylemeyip sussa o zaman devletin sonu görünür." ve devlet çöker.