BİR ZAMAN


Topaç döndürmeye yeterdi ferim, 

Toprağı süslerdi cam misketlerim, 

Bir sapanım vardı, birde çemberim, 

Başka oyuncağım yoktu bir zaman. 


Eski papuçların yoktu meşini, 

Karalastik çeker idi başını, 

Kasıp kavururdu güneş ışını, 

Giyince ayağı yaktı bir zaman. 


Irgatlar olurdu baş kahramanı, 

Döven ile döverlerdi harmanı, 

Yaba bırakmazdı kolda dermanı, 

Kollu karapatos çıktı bir zaman. 


Yaylaya doğruydu bir tek seferim, 

Nasır bağlar idi ayak ellerim 

Tırpan sallariken alnımda ter'im, 

Enbüyük sermayem haktı bir zaman .


Çalı çırpı toplar idim ormanda, 

İbriğim bir yanda, sacım yanda, 

Bakır kazanım kaynardı harmanda, 

Un, yağım,bulgurum çoktu bir zaman. 


Doğruluktan yana idi Savaşım, 

Gönlüm huzurluydu, rahattı başım. 

Sofrada lor peynir, sacta lavaşım, 

Alnım açık, yüzüm aktı bir zaman. 


Bir sigaram vardı, birinci bafra, 

Kimse birbirine yapmazdı tafra, 

Herkese açıktı, kurulan sofra, 

Halkın gözü gönlü toktu bir zaman. 


Birtek gaz ocağım, bir şinanayım, 

Gece olur idi güneşim ayım, 

Sobanın üstünde kaynardı çayım, 

Dilde muhabbetim tekti bir zaman. 


Köyün meydanında çeşmem var idi, 

Yosun bağlamıştı oluğun dibi, 

Suyu cağlayıpta akarmış gibi, 

Gözlerine sütre çekti bir zaman. 


Sanki düşte idim birden uyandım, 

Gönlüm hüzünlendi, tutuştum yandım, 

Bir ağacın gövdesine dayandım,

Ağladı yaprağın döktü bir zaman. 


Dedem dolaşırdı, bahçeyi, bağı, 

İdare ederdi koca otağı, 

Yirmiüç evleklik kara toprağı, 

Sabanla sürerek ekti bir zaman, 


Ben İsmet Muratım, kayboldu izim, 

Şimdi kâr etmiyor kimseye sözüm, 

Her gün ağlamaklı bu iki gözüm, 

Dalarak maziye baktı bir zaman,