BİR BABANIN EVLATLARIYLA İMTİHANI

Çok sevdiğim bir hikâyedir. Bu satırları, bana mektup gönderen üzüntülü bir babaya ithaf etmek istiyorum:

Baba çok yaşlıydı. Yetişkin oğluyla beraber bahçede oturuyorlardı. O sırada, ağaca bir kuş gelmiş, konmuştu. 

Bir taraftan ötüyor, diğer taraftan neşe saçıyordu. Baba sordu:

“Oğlum bu nedir?”

Oğlu cevapladı:

“Kuş.”

Babanın gözü kuşta idi. Devamlı onu takip ediyordu ve tekrar oğluna sordu.

“Bu nedir?”

Oğlu sıkılgan bir yüz ifadesiyle, “Kuş” dedi.

Babanın gözü yine kuştaydı ve tekrar oğluna sordu

“Bu nedir?”

Oğlu hiddetli ve kızgın bir ifadeyle

“Kuş, o kuş! Baba, neden tekrar tekrar bilmiyor gibi soruyorsun?” diyerek çıkıştı.

Baba sanki bu tepkiyi ondan beklercesine ayağa kalktı ve eve yöneldi.

Az sonra elinde bir defterle tekrar geri geldi ve oğlunun yanına oturdu.

Bir sayfayı açtı ve okumasını istedi, oğul içinden okuyacaktı ki babası sesli okumasını istedi.

Notta aynen şunlar yazılıydı:

“Bugün oğlumla beraber parka gittik, oğlum yürümeye ve konuşmaya başladı. Biz otururken bir kuş geldi, oynuyordu;

Oğlum sordu

-Bu ne

-Kuş

Tekrar sordu

-Bu ne?

-Kuş!

O sordu, sormaya da devam etti onlarca kez, ben ise her seferinde ‘kuş’ dedim sevgiyle ve en sonunda o da bana, ‘Bu kuş’ dedi.

Defterin altında şu satırlar yer almıştı: “Canım oğlum, iyi ki geldin. Aramıza neşe kattın. Canımıza can kattın.

Defteri sesli okuyan adam, oğluna baktı. 

Oğlunun gözleri doldu ve sarılarak şöyle dedi: “Affet babacığım, o sabrı ben gösteremedim, özür dilerim, canım babam seni çok seviyorum.”

***

Bir hikâye daha anlatalım mı:

16 yaşındaki çocuk bir gün babasına sorar; “Baba 18 yaşımda bana ne hediye alacaksın?”

Baba; “Daha çok var” der.

Çocuk 17 yaşındadır ve hastaneye kaldırılır. Doktor çocuğun kalbinde sorun olduğunu söyler. Çocuk babasının elinden tutar ve sorar, “Baba ben ölecek miyim?”

Adam ağlamaya başlar cevap veremez.

Çocuk 18 yaşına gelir doğum gününde evine döner ve yatağına oturur. Yatağının üzerinde bir not görür alır ve okumaya başlar;

“Sevgili oğlum hatırlıyor musun bana 18 yaşımda ne alacaksın baba demiştin, işte hediyem bu! Sana, kalbimi verdim oğlum, iyi ki doğdun.” Baban.

***

Evet, hepimizin imtihanı başka başka… Kimimiz malla, kimimiz eşle, kimimiz ise evlatla imtihan ediliyoruz.

Gençlere tavsiyemiz şudur; sağ iken değerini bilmediğiniz ya da bilemediğiniz, üzdüğünüz anne ve babanız varsa, hemen eline sarılın, bağışlanma dileyin. Yarın çok geç olabilir. Nasıl olsa telafi ederim dediğiniz, ertelediğiniz birçok “özür”ü büyüklerinizi “ebediyete” uğurladığınız zaman çok geç olabilir.

“En kötü baba, en iyi babasızlıktan çok daha iyi” diyeceğiniz ve “keşke”lerin hiç olmadığı ve hatta, “babam yanımda olsaydı, her şeyime karışsaydı” dememek için bir an önce “helallik” dileyin.

Ünlü düşünür (Croesus) Krezus’un sözleriyle yazımızı tamamlayalım:

“Barışta oğullar babalarını, savaşta babalar oğullarını gömer.”


ALINTI