Akşamdan düşerdik yola
Heybetli ve hırçındı bizim dağımız
Dik yamaçlardan çıkardık koyu ormana
Boyundurukta bir çift öküz
Sığmazdı daraçık patikaya
Yasaktı bir parça odun bile
Ama ev yapıyorduk muhtaçtık keresteye
Evsizmi kalalım diyemezdik ormancıya
Diyemezdik yokluğu gecenin ayazını
Durmadan yağan karı
Bilmezdiler yolların kapandığını
Üç, beş metre tomruk koşardık öküzlere
Bir yükte odun sarardık eşeğe
Buz tutardı elimiz ayağımız
Kara lastikler kar dolardıda
Bir ateş yakamazdık görünür diye
Düşe kalka bayırlardan sık ormanda
Bir düz bulursak taşırdık ıslak tomruğu, odunu.

Açıkırdık, susardık o ayazda terlerdik
Hiç zaman kalmazdı iki lokma yemeye
Üstümüz ıslaktı terimiz soğumadan Dönmeliydik dik kaygan yamaçlardan
Bir el fenerimiz vardıda yakamazdık.

Ama benim bir yıldızım vardı
Arada bir bakardım benimle yürürdü sanki
Sanki göz kırpardı bana
Düşerdim belki uçurumlardan
Babam önüne bak demese.

Tüm gece git,gel, biterdi gün ağarırken
Eve gelince kaybolurdu yıldızım
Sonra ayrıldım yıldızımdan
Ah evet ayrıldım
Gurbere çıktım çocuk yaşımda
Annem, babam, baka kaldı ardımdan
Gitme oğul gitme dediysede
Koşa koşa gittim işte
Anamın sesi hala kulaklarımda.

Sonra yıllar, yılları kovaladı
Koca şehir umutlarımıda aldı
Hiç olduğumu anladım yıllar sonra
Ah bir yıldızım olsa dediğimde
Döndüm dönmesine
Ne anam vardı ne babam
Evimiz yan yatmıştı kimsesiz
Yık beni der gibi
Baktım yıldızımda yoktu yerinde
Bir burukluk, bir yıkıntı, bir azap,
Her ne halt ettimse
Kaybolup gittim iste....



Mustafa Yaman
15 aralık 2020