BEN SEN GİTMEDEN ÖLDÜM
Ben sen gitmeden öldüm
Gökler ağladı yeryüzüne
Ekilen umutlara can verdi
Ben mutlulukla güldüm
Bir melek nur tuttu yüzüme
Işık oldu gözlerim
Yeryüzü canlandı bedenimde
Herkeste esrarlı bir telaş
Yıldızlar ödünç aldılar gözlerimi
Hayat oldu kalplere sözlerim
Arzuların esiri olmuş
Masum yürekler
Zamanı durdurmağa çalışıyorlar
Boşlukta yankılanıyor aciz sesleri
İzbe koridorlarda
Siyah beyaz resimler ağlıyor
Oksitlenmiş gümüş çerçevelerinde
Terk edilmişliklerine
Gözyaşlarını verip karşılığında
Hüzün satın alıyorlar
Akide şekeri, lokum, bisküvi ve çikolata yerine
Bakkaldan çığlık çığlığa çocuklar
Saksılara toprak
Topraklara fesleğen ektim
Gecelere acıları
Fesleğenleri bulutlar suladı
Acıları gözyaşlarım
Sular üşüdü rüzgârda
Güneşin sahilinde ısındılar
Yalnızlığı ektim toprağa
Toprak çatladı üzüntüden
Yokluk yeşerdi gönlümdeki bahara
Rüzgâr konuştu yapraklarla
Ağaçlar sükût etti
Geceler hapishane oldu
Karanlıklar tek kişilik hücre
Müebbete mahkûm sevgi içinde
Dünya çok bozulmuş
Güvercinleri de vurmuşlar
Zeytin dalı ölmüş
Zeytin gözler toprağa dökülmüş
Vefasız insanlarla beraber
Kimseyle dostluk kurmamış zaman
Yalnız devam etmiş tarihteki yerine
İnsanlar yorulmuş
Birlikte bu yolculuktan
Aşk şarabı içmekten
Sevgiler sarhoş
Anı yaşamaksa çok hoş
Gördün mü dün geçti efsane oldu işte?
Umutlar hep yarına kaldı
Sonsuzluğa doğru bu gidişte?
09-02-2012
Şair, Burhan AKSU