BABAYLA OĞULUN MEKTUPLAŞMASI

Telefonların yaygınlaşmadığı, internetin adının bile duyulmadığı zamanlarda kişiler birbirleriyle mektuplaşarak haberleşirlerdi. Mektup şarkılara, türkülere bile girmişti. Mektupta acele cevap istenildiği “kestane kebap, acele cevap” diye belirtilir ve şu serzeniş yazılırdı: “Sepet sepet yumurta/sakın beni unutma/unutursan küserim/mektubumu keserim.”

Bakın bir mektupta delikanlı ne diyor sevgilisine:

Mektup yazdım acele

Al eline hecele

Mektup benim vekilimdir

Koy koynuna gecele

Konumuz baba ile oğlun mektuplaşması olduğu için bu konuyu kısa kesiyor ve asıl konuya geçiyorum. Askerdeki oğul babasına yazdığı mektupta karısının durumunu doğrudan sormaya utanıyor ve şunları yazıyor: “Ey mektup güzel mektup/evden haber al da gel/Birken iki olduk/üç olduk mu sor da gel.”

Babanın cevabının güzelliğine, ilginçliğine bakın:

“Bahçelerde olur yaz

Böyle mektup gene yaz

Tarla mahsul vermedi

Gelişinde gene kaz”

**