ALAMAZ OLDUM SOLUK
Tertemiz Toprağıma uzandı kirli eller,

Öz be öz vatanımda alamaz oldum soluk.

Henüz filizlenmeden tutuştu tüm taneler,

Yanıyor alev alev, Güller ’in rengi soluk,


Beyinler nasırlaşmış, hal hatır gelmez dile,
Söz konusu menfaat, yürekler kir pas dolu,
Birbirine karışmış,acı, ıstırap, çile,
Söküp temizleyemez, yağsa, kar, yağmur, dolu.

Gönül penceresinden, takip ettim kulları,
Selamı çıkar için, verir kıran kırana,
Yalvarırım ne olur takip eyle yolları,
Temizle şeytanları bellerini kır ana. 

Susma arkadaş susma, Konuş Allah aşkına,

Bu nasıl bir zihniyet, bu nasıl bir tabiat,

Tohumlar kahpeleşti, Toprak döndü şaşkına.

Her şey karmakarışık. Kan ağlıyor tabiat.


Oturmuş güne karşı, bakıyor pencereden,

Ne edep var ne hayâ, kirpik desen maskara,

Görgüsüz pay alırken, kaynayan tencereden,

Halka şirin gözükür, sözüm ona maskara.


Ayağımda bir çarık, Elimde kırık asa

Şöyle sahile doğru açıldım bir iki mil,

Tesadüfün böylesi, rastladım birkaç nas’a,

El ayak prangalı, Gözlere çekilmiş mil.


İsmet Murat ne yapsın, affedin varsa hata,

Birbirini tamamlar, Hava, Deniz ve Kara.

O kadar alışmış ki, edepsizler rahata,

Yüzleri mes derisi, Ruhu, Bedeni kara.