Card image cap
Serenat

Serenat 



Gizlenir mi kederler bir sûkun arkasında ?

Pınar gibi coşmaz mı akıvermez mi gözüm

Çölde mahpus gibiyim mecnunun hırkasında

Zemheri kış eliyle eriyivermiş yüzüm

Berrak gök kararırken Leyla'nın yakasında


İçimdeki viran olmuş şehirleri saysam yeter!



Eskiden mabet gibi ayağıma sarılan

Dostlarım güneşi mi doğmadan batırdılar

Bir gülün dudağında diken gibi kurulan

Onlar takvimden düşen karanlık satırdılar

Gönül kaçmak istese her dem ona varılan


Ecelin pak sofrasında bin canımı yaysam yeter!



Rüzgârlar savursa da bir kor gibi külümü

İrkilmeyecek evler gamsız taş duvarları

Yıllardır büyüttüğüm misk-ü amber gülümü

Bir çamurda inleyen savaşın çocukları

Sizin olsun ömrümün en saf en pak ölümü


Alnınıza ninnileri tütsüleyip koysam yeter!



Ey güneş çek yüzümden namahrem bakışını

Uzanarak semadan Ay'ı getir kederim

Heybem almaz dünyanın ne yazı ne kışını

Gölgemin peşi sıra yürüyen derbederim

Nasıl arzular kalbim mıh gibi çakışını


Bir kör kurşun nakışıyla son nefese uysam yeter!



Nasıl düştü amansız maverânın akları

Kendi vehminden ürken arsız şu saçlarıma

Kimsesiz kaldırımlar giyinmiş duvakları

Gel ey benim vuslatım süzül avuçlarıma

Saf sularla yıkansın günahın ırmakları


Kalbimden nefsin kirini ilmek ilmek oysam yeter!



Gönlümün iştiyakı bir gün gökleri sarıp

Ateşli nefesimden denizler kavrulacak

Makberimin içinde arzın çanları vurup

Bir bebek beşiğinde zaman beni kuracak

Cehennem de yanarken cennet selâma durup


Kısmetin bu ! kısmetin bu ! diyen sesi duysam yeter!



k.a.gazioğlu