Kur’ân-ı Kerîm’de adı geçen ve değerine vurgu
yapılan yegâne ay ramazan ayıdır.
“Ey Mü’minler! Sizden öncekilere farz kılındığı
gibi, size de oruç farz kılındı.” (Bakara sûresi 183.ayet)
Ramazanın insanlara doğru yolu gösteren ve
hakkı bâtıldan ayıran Kur’an’ın indirildiği ay olduğu belirtilir.
Resûl-i Ekrem’in receb ayı girdiğinde, “Allahım,
receb ve şâbanı bize mübarek kıl ve bizi ramazana ulaştır!” şeklinde dua ettiği
yolunda rivayet edilir. (Taberânî, el-Muʿcemü’l-evsaṭ,
IV, 189; Ebû Nuaym, VI, 269; ayrıca bk. Müsned,
I, 259)
Resûlullah’a isnat
edilen, “Receb Allah’ın ayıdır, şâban benim ayımdır, ramazan ise ümmetimin
ayıdır” rivayetinin ise aslı bulunamamıştır (Süyûtî, s. 114).
Üç aylarda vefat
eden kimsenin sorgusunun yapılmayacağı yolundaki inanışın da aslı yoktur.
Resûlullah’ın receb
ve şâban aylarını birleştirerek aralıksız oruç tuttuğuna, böylece üç ayları
oruçlu geçirdiğine dair sahih kaynaklarda herhangi bir rivayet mevcut değildir.
Belirli günler dışında her zaman nâfile oruç tutulması mümkündür; ancak
fazileti hakkında hadis bulunan ya da belirli zamanlarda tutulması tavsiye
edilen nâfile oruçlar arasında üç aylar orucu mevcut değildir.
Kandil gecelerinin
en önemlisi Kadir gecesidir. Aynı adı taşıyan sûrede Kur’an’ın inmeye başladığı
bu gecenin bin aydan daha hayırlı olduğu bildirilmektedir (el-Kadr 97/1-3).
Malî bir ibadet olan fitrenin (fıtır sadakası)
bu ayın sonunda ve bayramdan önce ödenmesi gerekir. Bu ayda yapılan diğer
yardımların da öteki aylara göre daha sevap ve faziletli olduğuna dair hadisler
vardır (Buhârî, “Ṣavm”, 7; Müslim, “Feżâʾil”, 50; Tirmizî, “Zekât”, 28). Bu
sebeple, ramazanda ödenmesi gerekli olmamakla birlikte müslümanlar zekâtlarını
bu ayda ödemeyi âdet haline getirmişlerdir.
Bu ayın sonunda itikâfa girmek sünnettir.
Kaynaklar Resûl-i Ekrem’in ramazanın son on gününde itikâfa girdiğini ve bu
âdetini vefatına kadar devam ettirdiğini, onun ardından hanımlarının da itikâfa
girdiğini (Buhârî, “İʿtikâf”, 1; Müslim, “İʿtikâf”, 1-5) haber
vermektedir.
Kütüb-i Sitte’de yer alan bazı hadislerde bu ayda umre
yapanın hac sevabı alacağı ifade edilirken (Buhârî, “ʿUmre”, 4; Müslim, “Ḥac”,
221, 222), zayıf olduğu kaydedilen bazı hadislerde ise diğer ibadet ve amellere
de öteki aylara göre daha çok mükâfat verileceği bildirilmiştir (İbn
Huzeyme, eṣ-Ṣaḥîḥ, III, 191-192; Ahmed b.
Hüseyin el-Beyhakī, Şuʿabü’l-îmân, V, 224).
Kur’an ayı denilen ramazan ayında çokça Kur’an
okuyup tefekkür etmek müstehap kabul edilmiştir. Hz. Peygamber’in Cebrâil ile
karşılıklı Kur’an okumasına dayanan mukabele geleneklerdendir.
Peygamber Efendimiz, şöyle buyurmuşlardır:
"Üç kişinin duası reddolunmaz:
1-Adaletli devlet başkanının,
2-İftar edinceye kadar oruçlunun,
3-Bir de mazlumun (yani zulme uğramış kimsenin) duası).
Bizim Türk Milleti olarak değerlerimiz var.Değerlerimize
insanca yaklaşıp sahip çıkmalıyız. Menfaatlerimiz için doğru yoldan
ayrıldığımız sürece, kendimize dürüst olmadığımız sürece.Bu Vatanı iç ve
dış mihraklar dan koruyup kollayamayız.Kendimizi boş yere kandırmayalım...
İyiliklerin, yardımların gizlice yapıldığı, kötülüklerin hiç
yapılmadığı, dürüstlüğün erdem olduğu bilincinin hafızalardan gitmediği,
birlik ve beraberliğin her geçen gün arttığı, insanlık için hayırlı duaların
buluştuğu İnşa’Allah...
Hayırlı Ramazanlar dilerim...
Selam ve dua ile...
Lütfiye Çanacık