Garip gönlüm boyun bükme boşuna

Uçupta konacak dalın mı kaldı

Figan edip sakın yakma başını

Yüzüne bakacak halın mı kaldı

 

Seviyorum dedin girdin batağa

Genç yaşta düşürdü seni yatağa

Her zaman gönderdi çıkmaz sokağa

Vuslata erecek yolun mu kaldı

 

Mesken tuttun şimdi bir garip yâdı

Düşmezdi dilinden dururdu adı

Bozuluyor işte ağzının tadı

Bir kaşık yiyecek balın mı kaldı

 

Baharı beklerken hazanın oldu

Bülbüller yerine baykuşlar doldu

Kuruttun bağını renklerin soldu

Yeşiller içinde alın mı kaldı

 

Vuslat için engellerle savaşan

Duydun mu hiç çok sevipte kavuşan

İyi günde hoşta zorda savuşan

Yakasın tutacak elin mi kaldı

 

Erenler deminde vefayı bulsan

Sabır çeşmesinden suyunu alsan

Bülbülün dilinden türküyü çalsan

Mızrabı vuracak telin mi kaldı

 

Birfani'de çoktur dertlerin türü

Çekmekle bitmiyor çile bir sürü

Sen karşıma çıkan cevapsız soru

Doğruyu demeye dilin mi kaldı...