Ne zaman bir şehre alışsam
caddelerini sokaklarını hayal ederim önce
ağaçlarını ve insanlarını düşünürüm
ne acılar çekildi varoşlarında kim bilir
ne göz yaşları süzüldü yüreklerden...

ne zaman bir şehre alışsam
o şehirde yüreğim vardır
bir ağacın kovuğunda
bir sokak lambasının demir sapında
bahçede ki bir çamaşır ipinde
asılı kalmıştır yüreğim...

sevdalanan insanlar gelir ilk önce aklıma
sabahın köründe kaldırımlarını çiğneyenler
terk edilmiş evlerinde
bir kazak bir gömlekle titreyenler
orada yokluk yoksulluk çekenleri hatırlarım...

bırakıp da gitmek zordur anıları
daracık sokakları
yaşanan coşku dolu anları
gece ışıl ışıl yanan caddeleri
tepenin ardından göz kırpan hilali
bırakıp gitmek zordur
berduşları kuşları
ararlar beni sorarlar, göklerdedir başları...

ne zaman bir şehre alışsam
tanımak isterim şairlerini yazarlarını
tanımak isterim kalabalıklarını
akıllılarını, delilerini, velilerini
gezmek isterim semt pazarlarını...

hep zor gelir o şehre yetmek yetebilmek
günü gelince sevdiklerini bırakıp
ardına bakmadan terk edip gitmek...